BASIN BÜLTENLERİ
ADLİ TIP KURUMU'NDAN BASIN BÜLTENLERİ
* 14.09.2011 ACI KAYBIMIZ
ACI KAYBIMIZ
Adli Tıp Kurumu Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesi Başkanı Bahattin SEÇİLMİŞOĞLU, 13/09/2011 Salı günü vefat etmiştir. Adli Tıp Kurumu çalışanları olarak merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz.
ACI KAYBIMIZ
Adli Tıp Kurumu Adana Adli Tıp Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesi Başkanı Bahattin SEÇİLMİŞOĞLU, 13/09/2011 Salı günü vefat etmiştir. Adli Tıp Kurumu çalışanları olarak merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz.
* 19.08.2011 KONFERANS
KONFERANS
“Synthetic Cannabinoids:Legal and Analytical Aspect (Sentetik kannabinoidler, adli ve analitik yönü)” konulu konferans gerçekleştirilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri "National Institue of Drug Abuse (N.I.D.A.)" kurumundan Prof. Marilyn Huestis 18.08.2011 tarihinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Konferans Salonunda "Synthetic Cannabinoids:Legal and Analytical Aspect (Sentetik kannabinoidler, adli ve analitik yönü)" konulu bir konferans vermiştir. Konferansa başta Kimya İhtisas Dairesi olmak üzere Adli Tıp Kurumu çalışanları, Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Kriminal Dairesi çalışanları, Üniversiteler ve diğer Kamu Kurumlarından katılımcılar iştirak etmiştir. "
İlgili Dosyalar
Huestissyntheticcannabinoids.pdf
ProfMarilynHuestis.pdf
KONFERANS
“Synthetic Cannabinoids:Legal and Analytical Aspect (Sentetik kannabinoidler, adli ve analitik yönü)” konulu konferans gerçekleştirilmiştir.
Amerika Birleşik Devletleri "National Institue of Drug Abuse (N.I.D.A.)" kurumundan Prof. Marilyn Huestis 18.08.2011 tarihinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Konferans Salonunda "Synthetic Cannabinoids:Legal and Analytical Aspect (Sentetik kannabinoidler, adli ve analitik yönü)" konulu bir konferans vermiştir. Konferansa başta Kimya İhtisas Dairesi olmak üzere Adli Tıp Kurumu çalışanları, Emniyet Genel Müdürlüğü Polis Kriminal Dairesi çalışanları, Üniversiteler ve diğer Kamu Kurumlarından katılımcılar iştirak etmiştir. "
İlgili Dosyalar
Huestissyntheticcannabinoids.pdf
ProfMarilynHuestis.pdf
* 12.08.2011 AKREDİTASYON KAPSAMIMIZ GENİŞLEDİ
AKREDİTASYON KAPSAMIMIZ GENİŞLEDİ
20 Ekim 2009 tarihinde TS EN ISO /IEC 17025:2010 kalite standardına göre akredite olan Adli Tıp Kurumu'nda TÜRKAK tarafından 10 Aralık 2010 tarihinde gerçekleştirilen takip/kapsam genişletme denetimlerinin neticesinde akredite edilen yeni analizler ile birlikte Laboratuarlarımızın akreditasyonunun devamına karar verilmiştir.
Akreditasyon sertifikası için tıklayınız.
Yeni kapsamlar için tıklayınız.
AKREDİTASYON KAPSAMIMIZ GENİŞLEDİ
20 Ekim 2009 tarihinde TS EN ISO /IEC 17025:2010 kalite standardına göre akredite olan Adli Tıp Kurumu'nda TÜRKAK tarafından 10 Aralık 2010 tarihinde gerçekleştirilen takip/kapsam genişletme denetimlerinin neticesinde akredite edilen yeni analizler ile birlikte Laboratuarlarımızın akreditasyonunun devamına karar verilmiştir.
Akreditasyon sertifikası için tıklayınız.
Yeni kapsamlar için tıklayınız.
* 12.08.2011 BASIN AÇIKLAMASI
BASIN AÇIKLAMASI
12.08.2011 tarihli Sabah Gazetesi’nde yayınlanan “Ulus Bebeğin Hasreti Bürokrasiye takıldı” başlıklı haberde; “ … DNA testi için kan örneklerinin Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, ancak bir hafta geçmesine rağmen hala DNA örneklerinin Tatvan’daki mahkemeye ulaşmadığı” şeklinde sunulan bilgi doğru değildir. Yayınlanan haber üzerine Kurumumuzca yapılan araştırmalar sonucunda Ulus Bebek ile ilgili olarak Kurumumuzdan herhangi bir DNA inceleme talebinde bulunulmadığı, bu nedenle de herhangi bir biyolojik örneğin Kurumumuza gönderilmediği anlaşılmıştır. Tatvan Emniyet Müdürlüğü ile yapılan görüşmeler neticesinde örneklerin Ankara Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına gönderilmiş olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
BASIN AÇIKLAMASI
12.08.2011 tarihli Sabah Gazetesi’nde yayınlanan “Ulus Bebeğin Hasreti Bürokrasiye takıldı” başlıklı haberde; “ … DNA testi için kan örneklerinin Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, ancak bir hafta geçmesine rağmen hala DNA örneklerinin Tatvan’daki mahkemeye ulaşmadığı” şeklinde sunulan bilgi doğru değildir. Yayınlanan haber üzerine Kurumumuzca yapılan araştırmalar sonucunda Ulus Bebek ile ilgili olarak Kurumumuzdan herhangi bir DNA inceleme talebinde bulunulmadığı, bu nedenle de herhangi bir biyolojik örneğin Kurumumuza gönderilmediği anlaşılmıştır. Tatvan Emniyet Müdürlüğü ile yapılan görüşmeler neticesinde örneklerin Ankara Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına gönderilmiş olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
* 12.08.2011 BASIN AÇIKLAMASI
BASIN AÇIKLAMASI
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN AÇIKLAMASI
Bugün (11.08.2011) bazı internet haber sitelerinde, “Geçen yıl buzdolabında ölen 4 kardeşle ilgili adli tıp raporunun hâlâ çıkmadığı” yönünde gerçeği yansıtmayan haberlere yer verilmiştir.
30 Ağustos 2010 tarihinde Konya’nın Kulu ilçesinde buzdolabında ölü bulunan 4 çocuğun ölüm sebeplerinin tespitine ilişkin raporlar, Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığınca iki ay dolmadan tamamlanmış ve 14 - 26 Ekim 2010 tarihleri arasında ilgili makama gönderilmiştir.
Olaya ilişkin adli tıp raporlarının çıkmadığı yönündeki iddia ve haberler doğru değildir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
BASIN AÇIKLAMASI
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN AÇIKLAMASI
Bugün (11.08.2011) bazı internet haber sitelerinde, “Geçen yıl buzdolabında ölen 4 kardeşle ilgili adli tıp raporunun hâlâ çıkmadığı” yönünde gerçeği yansıtmayan haberlere yer verilmiştir.
30 Ağustos 2010 tarihinde Konya’nın Kulu ilçesinde buzdolabında ölü bulunan 4 çocuğun ölüm sebeplerinin tespitine ilişkin raporlar, Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığınca iki ay dolmadan tamamlanmış ve 14 - 26 Ekim 2010 tarihleri arasında ilgili makama gönderilmiştir.
Olaya ilişkin adli tıp raporlarının çıkmadığı yönündeki iddia ve haberler doğru değildir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
* 12.07.2011 BASIN AÇIKLAMASI
BASIN AÇIKLAMASI
12 Temmuz 2011 tarihli bazı basın yayın organlarında, "Hopa'da yaşanan olaylar sonrasında kaldırıldığı hastanede ölen Metin Lokumcu'nun ölüm nedeniyle ilgili otopsi raporlarının çelişkili olduğu" yönünde gerçeği yansıtmayan bir iddiaya yer verilmiştir.
Söz konusu haberlerde, Metin Lokumcu'nun, "ön otopsi raporunda, biber gazı tetiklemesine bağlı kalp krizi sonucu öldüğü" şeklinde bir değerlendirmenin yer aldığı iddia edilmektedir.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığının 31.05.2011 tarihli Adli Muayene ve Otopsi Tutanağında, ölüm nedeniyle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Başsavcılık tarafından Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığı'na yazı gönderilerek ceset üzerinde klasik otopsi yoluyla kesin ölüm nedeninin tespiti istenmiştir. Burada yapılan işlem sonucu düzenlenen ilk belgede de Ölüm Nedeni olarak "TETKİK" yazılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığı'nca hazırlanan 20.06.2011 tarihli otopsi raporunda, "kişinin ölümünün, kendisinde mevcut kalpte enfarktüs ve intraalveoler yoğun taze kanamaya bağlı kalp ve akciğer hastalığı ile meydana gelmiş olduğu" belirtilmiştir.
Metin Lokumcu'nun "biber gazı tetiklemesine bağlı kalp krizi sonucu öldüğü"ne ilişkin bir ön otopsi raporu olmadığı gibi başka herhangi bir raporda da bu yönde bir tespit yoktur.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
ADLİ TIP KURUMU BAŞKANLIĞI
BASIN AÇIKLAMASI
12 Temmuz 2011 tarihli bazı basın yayın organlarında, "Hopa'da yaşanan olaylar sonrasında kaldırıldığı hastanede ölen Metin Lokumcu'nun ölüm nedeniyle ilgili otopsi raporlarının çelişkili olduğu" yönünde gerçeği yansıtmayan bir iddiaya yer verilmiştir.
Söz konusu haberlerde, Metin Lokumcu'nun, "ön otopsi raporunda, biber gazı tetiklemesine bağlı kalp krizi sonucu öldüğü" şeklinde bir değerlendirmenin yer aldığı iddia edilmektedir.
Hopa Cumhuriyet Başsavcılığının 31.05.2011 tarihli Adli Muayene ve Otopsi Tutanağında, ölüm nedeniyle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır. Başsavcılık tarafından Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığı'na yazı gönderilerek ceset üzerinde klasik otopsi yoluyla kesin ölüm nedeninin tespiti istenmiştir. Burada yapılan işlem sonucu düzenlenen ilk belgede de Ölüm Nedeni olarak "TETKİK" yazılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Trabzon Grup Başkanlığı'nca hazırlanan 20.06.2011 tarihli otopsi raporunda, "kişinin ölümünün, kendisinde mevcut kalpte enfarktüs ve intraalveoler yoğun taze kanamaya bağlı kalp ve akciğer hastalığı ile meydana gelmiş olduğu" belirtilmiştir.
Metin Lokumcu'nun "biber gazı tetiklemesine bağlı kalp krizi sonucu öldüğü"ne ilişkin bir ön otopsi raporu olmadığı gibi başka herhangi bir raporda da bu yönde bir tespit yoktur.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
ADLİ TIP KURUMU BAŞKANLIĞI
* 08.06.2011 BASIN AÇIKLAMASI
BASIN AÇIKLAMASI
Akşam Gazetesi'nin 8 Haziran 2011 tarihli baskısında yayımlanan "Vicdanı bırak işine bak" başlıklı haber nedeniyle aşağıdaki açıklamaya gerek görülmüştür.
Adli tıp literatüründe kanda ve idrarda aranan maddelerin tespitiyle ilgili farklı bilimsel yöntemler kullanılabilmektedir. Gazete haberinde bir iddiaya dayandırılarak sözü edilen konuyla ilgili olarak da Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığı'nda görevli kimya mühendisi ile Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesi arasında kan ve idrar incelemesinde hangi yöntemin kullanılacağı konusunda bir görüş ayrılığı yaşanmıştır. Ancak haberde yer alan, kimya mühendisinin kızağa alındığı iddiası gerçeği yansıtmamakta olup adı geçen mühendis Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığında görevine devam etmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
ADLİ TIP KURUMU BAŞKANLIĞI
BASIN AÇIKLAMASI
Akşam Gazetesi'nin 8 Haziran 2011 tarihli baskısında yayımlanan "Vicdanı bırak işine bak" başlıklı haber nedeniyle aşağıdaki açıklamaya gerek görülmüştür.
Adli tıp literatüründe kanda ve idrarda aranan maddelerin tespitiyle ilgili farklı bilimsel yöntemler kullanılabilmektedir. Gazete haberinde bir iddiaya dayandırılarak sözü edilen konuyla ilgili olarak da Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığı'nda görevli kimya mühendisi ile Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığı Kimya İhtisas Dairesi arasında kan ve idrar incelemesinde hangi yöntemin kullanılacağı konusunda bir görüş ayrılığı yaşanmıştır. Ancak haberde yer alan, kimya mühendisinin kızağa alındığı iddiası gerçeği yansıtmamakta olup adı geçen mühendis Adli Tıp Kurumu Antalya Grup Başkanlığında görevine devam etmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
ADLİ TIP KURUMU BAŞKANLIĞI
*09.05.2011 AVRUPA BİRLİĞİ EŞLEŞTİRME PROJESİ
AVRUPA BİRLİĞİ EŞLEŞTİRME PROJESİ
"ADLİ BİLİM UZMANLARININ BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ"
İspanya, Hollanda ve Türkiye Cumhuriyeti arasında "AB Katılım Öncesi Yardım Programı" çerçevesinde finanse edilen "Adli Bilim Uzmanlarının Becerilerinin Geliştirilmesi " isimli eşleştirme projesinin Açılış Toplantısı 06 Mayıs 2011 tarihinde Müsteşar Yardımcısı Sn.Kenan ÖZDEMİR ve Personel Genel Müdürü Sn.Mustafa Kemal ÖZÇELİK'in de katılımlarıyla Adli Tıp Kurumu Konferans Salonunda gerçekleştirilmiştir. Bu proje İspanya, Hollanda ve Türkiye Cumhuriyeti arasında yürütülen bir eşleştirme projesidir. Türkiye'de T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu(ATK), Kriminal Polis Laboratuvarları (KPL) ve İçişleri Bakanlığı'na bağlı Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı (JKDB) faydalanıcı kurumlardır.
AVRUPA BİRLİĞİ EŞLEŞTİRME PROJESİ
"ADLİ BİLİM UZMANLARININ BECERİLERİNİN GELİŞTİRİLMESİ"
İspanya, Hollanda ve Türkiye Cumhuriyeti arasında "AB Katılım Öncesi Yardım Programı" çerçevesinde finanse edilen "Adli Bilim Uzmanlarının Becerilerinin Geliştirilmesi " isimli eşleştirme projesinin Açılış Toplantısı 06 Mayıs 2011 tarihinde Müsteşar Yardımcısı Sn.Kenan ÖZDEMİR ve Personel Genel Müdürü Sn.Mustafa Kemal ÖZÇELİK'in de katılımlarıyla Adli Tıp Kurumu Konferans Salonunda gerçekleştirilmiştir. Bu proje İspanya, Hollanda ve Türkiye Cumhuriyeti arasında yürütülen bir eşleştirme projesidir. Türkiye'de T.C. Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu(ATK), Kriminal Polis Laboratuvarları (KPL) ve İçişleri Bakanlığı'na bağlı Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı (JKDB) faydalanıcı kurumlardır.
*21.04.2011 1. ADLİ TOKSİKOLOJİ GÜNLERİ
1. ADLİ TOKSİKOLOJİ GÜNLERİ
1.Adli Toksikoloji Günleri 14-16 Nisan tarihlerinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Konferans Salonunda gerçekleştirilmiştir.
Bilimsel Program için tıklayınız.
Sunum dosyalarını indirmek için tıklayınız.
1. ADLİ TOKSİKOLOJİ GÜNLERİ
1.Adli Toksikoloji Günleri 14-16 Nisan tarihlerinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Konferans Salonunda gerçekleştirilmiştir.
Bilimsel Program için tıklayınız.
Sunum dosyalarını indirmek için tıklayınız.
*15.04.2011 BASIN AÇIKLAMASI
BASIN AÇIKLAMASI
Akşam Gazetesi'nin 14 Nisan 2011 tarihli baskısında yayımlanan "ADLİ TIP'A XL KADINLAR ARANIYOR" başlıklı manşet haber, gerek başlık gerekse içerik olarak gerçeği yansıtmamaktadır.
Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucunda Devlet Personel Başkanlığınca almış oldukları puan sırasına göre Adli Tıp Kurumuna gönderilen ve ataması yapılarak mesleğine yeni başlayan otopsi teknisyenleri; üç hafta süreli oryantasyon eğitimine tabi tutulduktan sonra başladıkları görevlerini başarı ile yerine getirmektedirler. Haberde geçen "çelimsiz kadınlar cesetleri kaldıramayınca kurum isyan etti." şeklindeki ifadeler doğru olmadığı gibi kadın personele yönelik "çelimsiz" gibi yakışıksız ifadeler kullanılması çalışanlarımızı rencide etmiştir. Otopsi teknisyenliği gibi meşakkatli ve sorumluluk gerektiren bir görevi kadınların da tercih ediyor olması, takdir edilmesi gereken bir durum olarak değerlendirilmelidir.
Haberde geçen "Kadın morg teknisyenlerinin ceset taşıyamaması kurumda rahatsızlığa yol açtı." , "Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İNCE de Yüksekokul'dan Yrd. Doç. Dr. Hakan Kar'a öğrencilerin ceset taşıyamadığı yönünde serzenişte bulundu." ifadeleri ve buna ilişkin yapılan değerlendirmeler tamamen gerçek dışıdır.
Morg İhtisas Dairesi bünyesinde uzman doktorundan hizmetlisine varıncaya kadar her bir personel kendi görevlerini büyük bir sorumluluk ve işbirliği içerisinde yerine getirmektedirler.
Öte yandan yaklaşık iki yıl önce Münevver Karabulut'un otopsisi esnasında sehven cereyan ettiği mahkeme kararı ile belirlenen kontaminasyon (bulaşma) olayıyla ilgili daha önce gerekli açıklama ve bilgilendirmeler yapılmasına karşılık bu konunun tekrar tekrar gündeme getirilmesi Adli Tıp Kurumu'nu yıpratmaya yönelik maksatlı bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
BASIN AÇIKLAMASI
Akşam Gazetesi'nin 14 Nisan 2011 tarihli baskısında yayımlanan "ADLİ TIP'A XL KADINLAR ARANIYOR" başlıklı manşet haber, gerek başlık gerekse içerik olarak gerçeği yansıtmamaktadır.
Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucunda Devlet Personel Başkanlığınca almış oldukları puan sırasına göre Adli Tıp Kurumuna gönderilen ve ataması yapılarak mesleğine yeni başlayan otopsi teknisyenleri; üç hafta süreli oryantasyon eğitimine tabi tutulduktan sonra başladıkları görevlerini başarı ile yerine getirmektedirler. Haberde geçen "çelimsiz kadınlar cesetleri kaldıramayınca kurum isyan etti." şeklindeki ifadeler doğru olmadığı gibi kadın personele yönelik "çelimsiz" gibi yakışıksız ifadeler kullanılması çalışanlarımızı rencide etmiştir. Otopsi teknisyenliği gibi meşakkatli ve sorumluluk gerektiren bir görevi kadınların da tercih ediyor olması, takdir edilmesi gereken bir durum olarak değerlendirilmelidir.
Haberde geçen "Kadın morg teknisyenlerinin ceset taşıyamaması kurumda rahatsızlığa yol açtı." , "Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İNCE de Yüksekokul'dan Yrd. Doç. Dr. Hakan Kar'a öğrencilerin ceset taşıyamadığı yönünde serzenişte bulundu." ifadeleri ve buna ilişkin yapılan değerlendirmeler tamamen gerçek dışıdır.
Morg İhtisas Dairesi bünyesinde uzman doktorundan hizmetlisine varıncaya kadar her bir personel kendi görevlerini büyük bir sorumluluk ve işbirliği içerisinde yerine getirmektedirler.
Öte yandan yaklaşık iki yıl önce Münevver Karabulut'un otopsisi esnasında sehven cereyan ettiği mahkeme kararı ile belirlenen kontaminasyon (bulaşma) olayıyla ilgili daha önce gerekli açıklama ve bilgilendirmeler yapılmasına karşılık bu konunun tekrar tekrar gündeme getirilmesi Adli Tıp Kurumu'nu yıpratmaya yönelik maksatlı bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
*27.03.2011 26.3.2011 TARİHLİ AKŞAM GAZETESİNDE ÇIKAN GERÇEK DIŞI HABERLE İLGİLİ KAMUOYUNA DUYURU
26.3.2011 TARİHLİ AKŞAM GAZETESİNDE ÇIKAN GERÇEK DIŞI HABERLE İLGİLİ KAMUOYUNA DUYURU
BASIN AÇIKLAMASI
Akşam Gazetesi'nin 14 Nisan 2011 tarihli baskısında yayımlanan "ADLİ TIP'A XL KADINLAR ARANIYOR" başlıklı manşet haber, gerek başlık gerekse içerik olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucunda Devlet Personel Başkanlığınca almış oldukları puan sırasına göre Adli Tıp Kurumuna gönderilen ve ataması yapılarak mesleğine yeni başlayan otopsi teknisyenleri; üç hafta süreli oryantasyon eğitimine tabi tutulduktan sonra başladıkları görevlerini başarı ile yerine getirmektedirler. Haberde geçen "çelimsiz kadınlar cesetleri kaldıramayınca kurum isyan etti." şeklindeki ifadeler doğru olmadığı gibi kadın personele yönelik "çelimsiz" gibi yakışıksız ifadeler kullanılması çalışanlarımızı rencide etmiştir. Otopsi teknisyenliği gibi meşakkatli ve sorumluluk gerektiren bir görevi kadınların da tercih ediyor olması, takdir edilmesi gereken bir durum olarak değerlendirilmelidir. Haberde geçen "Kadın morg teknisyenlerinin ceset taşıyamaması kurumda rahatsızlığa yol açtı." , "Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İNCE de Yüksekokul'dan Yrd. Doç. Dr. Hakan Kar'a öğrencilerin ceset taşıyamadığı yönünde serzenişte bulundu." ifadeleri ve buna ilişkin yapılan değerlendirmeler tamamen gerçek dışıdır. Morg İhtisas Dairesi bünyesinde uzman doktorundan hizmetlisine varıncaya kadar her bir personel kendi görevlerini büyük bir sorumluluk ve işbirliği içerisinde yerine getirmektedirler. Öte yandan yaklaşık iki yıl önce Münevver Karabulut'un otopsisi esnasında sehven cereyan ettiği mahkeme kararı ile belirlenen kontaminasyon (bulaşma) olayıyla ilgili daha önce gerekli açıklama ve bilgilendirmeler yapılmasına karşılık bu konunun tekrar tekrar gündeme getirilmesi Adli Tıp Kurumu'nu yıpratmaya yönelik maksatlı bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
26.3.2011 TARİHLİ AKŞAM GAZETESİNDE ÇIKAN GERÇEK DIŞI HABERLE İLGİLİ KAMUOYUNA DUYURU
BASIN AÇIKLAMASI
Akşam Gazetesi'nin 14 Nisan 2011 tarihli baskısında yayımlanan "ADLİ TIP'A XL KADINLAR ARANIYOR" başlıklı manşet haber, gerek başlık gerekse içerik olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucunda Devlet Personel Başkanlığınca almış oldukları puan sırasına göre Adli Tıp Kurumuna gönderilen ve ataması yapılarak mesleğine yeni başlayan otopsi teknisyenleri; üç hafta süreli oryantasyon eğitimine tabi tutulduktan sonra başladıkları görevlerini başarı ile yerine getirmektedirler. Haberde geçen "çelimsiz kadınlar cesetleri kaldıramayınca kurum isyan etti." şeklindeki ifadeler doğru olmadığı gibi kadın personele yönelik "çelimsiz" gibi yakışıksız ifadeler kullanılması çalışanlarımızı rencide etmiştir. Otopsi teknisyenliği gibi meşakkatli ve sorumluluk gerektiren bir görevi kadınların da tercih ediyor olması, takdir edilmesi gereken bir durum olarak değerlendirilmelidir. Haberde geçen "Kadın morg teknisyenlerinin ceset taşıyamaması kurumda rahatsızlığa yol açtı." , "Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İNCE de Yüksekokul'dan Yrd. Doç. Dr. Hakan Kar'a öğrencilerin ceset taşıyamadığı yönünde serzenişte bulundu." ifadeleri ve buna ilişkin yapılan değerlendirmeler tamamen gerçek dışıdır. Morg İhtisas Dairesi bünyesinde uzman doktorundan hizmetlisine varıncaya kadar her bir personel kendi görevlerini büyük bir sorumluluk ve işbirliği içerisinde yerine getirmektedirler. Öte yandan yaklaşık iki yıl önce Münevver Karabulut'un otopsisi esnasında sehven cereyan ettiği mahkeme kararı ile belirlenen kontaminasyon (bulaşma) olayıyla ilgili daha önce gerekli açıklama ve bilgilendirmeler yapılmasına karşılık bu konunun tekrar tekrar gündeme getirilmesi Adli Tıp Kurumu'nu yıpratmaya yönelik maksatlı bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
*18.03.2011 DEFNE JOY FOSTER’IN OTOPSİ RAPORUNUN AÇIKLANDIĞINA DAİR ASILSIZ HABERLER HAKKINDA KAMUOYUNA DUYURU
DEFNE JOY FOSTER’IN OTOPSİ RAPORUNUN AÇIKLANDIĞINA DAİR ASILSIZ HABERLER HAKKINDA KAMUOYUNA DUYURU
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı
DEFNE JOY FOSTER'IN OTOPSİ RAPORUNUN AÇIKLANDIĞINA DAİR ASILSIZ HABERLER HAKKINDA KAMUOYUNA DUYURU
Son günlerde bazı medya kuruluşları tarafından yayınlanan “Adli Tıp Defne Joy Foster’in Otopsi Raporunu Açıkladı! ” şeklindeki haberler TAMAMEN ASILSIZ olup, Defne Joy Foster ile ilgili tetkikler henüz tamamlanmamış olduğu için hazırlanmış bir otopsi raporu halihazırda mevcut değildir. Ölüm sebebinin KOAH’a bağlı solunum yetmezliği ve aspirasyon olarak sunulduğu bu haberler spekülasyondan öte bir anlam taşımamakta olup, tetkikleri tamamlandıktan sonra hazırlanacak olan rapor da doğrudan ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilecektir. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanarak ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş ve ölüm sebebini izah eden herhangi bir raporun mevcut olmamasına rağmen “Adli Tıp Hatalı, KOAH’tan Ölmüş Olamaz” vb. yorumların uzmanlar tarafından dillendirilmesini de üzülerek müşahede ediyoruz. Dolayısı ile raporun ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına ulaşması öncesinde tahminlere ve spekülasyonlara dayalı olan bu türden haberlerin gizliliğin esas olduğu soruşturma sürecine halel getirdiği ve kurumları zan altında bıraktığını ilgililere hatırlatır, bu bilgi kirliliğinin biran önce temizlenmesi için Adli Tıp Kurumu’nun titizlikle hazırlayacağı raporunu en kısa sürede ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına sunacağını kamuoyuna saygıyla duyururuz.
DEFNE JOY FOSTER’IN OTOPSİ RAPORUNUN AÇIKLANDIĞINA DAİR ASILSIZ HABERLER HAKKINDA KAMUOYUNA DUYURU
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı
DEFNE JOY FOSTER'IN OTOPSİ RAPORUNUN AÇIKLANDIĞINA DAİR ASILSIZ HABERLER HAKKINDA KAMUOYUNA DUYURU
Son günlerde bazı medya kuruluşları tarafından yayınlanan “Adli Tıp Defne Joy Foster’in Otopsi Raporunu Açıkladı! ” şeklindeki haberler TAMAMEN ASILSIZ olup, Defne Joy Foster ile ilgili tetkikler henüz tamamlanmamış olduğu için hazırlanmış bir otopsi raporu halihazırda mevcut değildir. Ölüm sebebinin KOAH’a bağlı solunum yetmezliği ve aspirasyon olarak sunulduğu bu haberler spekülasyondan öte bir anlam taşımamakta olup, tetkikleri tamamlandıktan sonra hazırlanacak olan rapor da doğrudan ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilecektir. Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanarak ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş ve ölüm sebebini izah eden herhangi bir raporun mevcut olmamasına rağmen “Adli Tıp Hatalı, KOAH’tan Ölmüş Olamaz” vb. yorumların uzmanlar tarafından dillendirilmesini de üzülerek müşahede ediyoruz. Dolayısı ile raporun ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına ulaşması öncesinde tahminlere ve spekülasyonlara dayalı olan bu türden haberlerin gizliliğin esas olduğu soruşturma sürecine halel getirdiği ve kurumları zan altında bıraktığını ilgililere hatırlatır, bu bilgi kirliliğinin biran önce temizlenmesi için Adli Tıp Kurumu’nun titizlikle hazırlayacağı raporunu en kısa sürede ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına sunacağını kamuoyuna saygıyla duyururuz.
*23.02.2011 37. DÖNEM DEVLET HİZMET YÜKÜMLÜLÜĞÜ KURASI İLE YAPILAN YERLEŞTİRME SONUÇLARINA İLİŞKİN DUYURU
37. DÖNEM DEVLET HİZMET YÜKÜMLÜLÜĞÜ KURASI İLE YAPILAN YERLEŞTİRME SONUÇLARINA İLİŞKİN DUYURU
37. DÖNEM DEVLET HİZMET YÜKÜMLÜLÜĞÜ KURASI İLE ADLİ TIP KURUMU'NA YERLEŞTİRİLEN UZMAN DOKTORLARDAN İSTENEN BELGELER
1-Dilekçe
2-Uzmanlık belgesi
3-Mal bildirim beyannamesi (Kapalı zarf)
4-Vukuatlı nüfus kayıt örneği
5-Sabıka kaydı
6-Sağlık kurulu raporu (Tam teşekküllü devlet hastanesi veya üni.hastanesinden)
7-Fotoğraf (6 adet)
8-Naklen atama kurası başvuru formu
9-Noter Onaylı Tıp Diploması örneği
10-Askerlik durum belgesi
11-Nüfus cüzdan fotokopisi
12-Etik sözleşme
13-Personel sicil özeti (Hizmet Çizelgesi)
Başvuru için gerekli belgeler ile birlikte Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na (İstanbul) bizzat başvurulması gerekmektedir.
37. DÖNEM DEVLET HİZMET YÜKÜMLÜLÜĞÜ KURASI İLE YAPILAN YERLEŞTİRME SONUÇLARINA İLİŞKİN DUYURU
37. DÖNEM DEVLET HİZMET YÜKÜMLÜLÜĞÜ KURASI İLE ADLİ TIP KURUMU'NA YERLEŞTİRİLEN UZMAN DOKTORLARDAN İSTENEN BELGELER
1-Dilekçe
2-Uzmanlık belgesi
3-Mal bildirim beyannamesi (Kapalı zarf)
4-Vukuatlı nüfus kayıt örneği
5-Sabıka kaydı
6-Sağlık kurulu raporu (Tam teşekküllü devlet hastanesi veya üni.hastanesinden)
7-Fotoğraf (6 adet)
8-Naklen atama kurası başvuru formu
9-Noter Onaylı Tıp Diploması örneği
10-Askerlik durum belgesi
11-Nüfus cüzdan fotokopisi
12-Etik sözleşme
13-Personel sicil özeti (Hizmet Çizelgesi)
Başvuru için gerekli belgeler ile birlikte Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na (İstanbul) bizzat başvurulması gerekmektedir.
*21.02.2011 KPSS 2010/2 YERLEŞTİRME SONUÇLARINA İLİŞKİN DUYURU
KPSS 2010/2 YERLEŞTİRME SONUÇLARINA İLİŞKİN DUYURU
KPSS 2010/2
11 ŞUBAT 2011 TARİHLİ YERLEŞTİRME SONUCU ADLİ TIP KURUMU'NA YERLEŞTİRİLENLERDEN İSTENEN BELGELER
1- Askerlik terhis veya tecil belgesi (Aslı veya noter onaylı sureti)
2- 2010 KPSS Sınav Sonuç Belgesi
3- 2010/2 KPSS Yerleştirme Belgesi
4- Fotoğraf (6 adet)
5- Nüfus kayıt örneği (Nüfus Müdürlüğünden)
6- Adli sicil kaydı
7- Sağlık kurulu raporu (Tam teşekküllü devlet hastanesinden)
8- Mezuniyet Belgesi (Aslı veya noter onaylı sureti)
9- Nüfus cüzdan sureti
Başvuru için gerekli belgeler ile 21.02.2011- 07.03.2011 tarihleri arasında Kurumumuza bizzat başvurulması gerekmektedir. Posta ile yapılan başvurular kabul edilmeyecektir.
KPSS 2010/2 YERLEŞTİRME SONUÇLARINA İLİŞKİN DUYURU
KPSS 2010/2
11 ŞUBAT 2011 TARİHLİ YERLEŞTİRME SONUCU ADLİ TIP KURUMU'NA YERLEŞTİRİLENLERDEN İSTENEN BELGELER
1- Askerlik terhis veya tecil belgesi (Aslı veya noter onaylı sureti)
2- 2010 KPSS Sınav Sonuç Belgesi
3- 2010/2 KPSS Yerleştirme Belgesi
4- Fotoğraf (6 adet)
5- Nüfus kayıt örneği (Nüfus Müdürlüğünden)
6- Adli sicil kaydı
7- Sağlık kurulu raporu (Tam teşekküllü devlet hastanesinden)
8- Mezuniyet Belgesi (Aslı veya noter onaylı sureti)
9- Nüfus cüzdan sureti
Başvuru için gerekli belgeler ile 21.02.2011- 07.03.2011 tarihleri arasında Kurumumuza bizzat başvurulması gerekmektedir. Posta ile yapılan başvurular kabul edilmeyecektir.
*17.02.2011 Basın Açıklaması
Basın Açıklaması
Türk Tabipleri Birliği’nin 16.02.2011 tarihinde yaptığı “Hiç Kimse İktidar Kavgasını Mesleğimiz Üzerinden Yapmasın - DOKTORLARI SERBEST BIRAKIN” başlıklı basın açıklamasında Adli Tıp Kurumu’yla ilgili olarak gerçeği yansıtmayan iddialara yer verilmiştir. Açıklamada yapılan değerlendirmeler, Adli Tıp Kurumunun çalışmasına ilişkin usul ve esasların bilinmediğini veya maksatlı bir çarpıtma yapıldığını göstermektedir.
Söz konusu basın açıklamasında, Prof. Dr. Mehmet Haberal’la ilgili olarak “bilimsellik ve tarafsızlıktan uzak sözde bir rapor hazırlandığı ve raporu hazırlayan heyetin iki hekimden oluştuğu” şeklinde Adli Tıp Kurumu’nun çalışma usullerinin bilinmediğini gösteren ifadelere yer verilmiştir.
Prof. Dr. Mehmet Haberal ile ilgili Adli Tıp Kurumunca ilgili adli merciine gönderilen ve basında “rapor” olarak yansıtılan yazı; bir rapor değil, müzekkeredir. Müzekkereler ilgili uzman raportör ve Kurul Başkanının parafı ile Kurum Başkanlığınca adli merciine gönderilen ve rapor hazırlanacak konuya ilişkin dosyaya sunulması istenen hususları belirten yazılardır. Dolayısı ile müzekkerenin, rapor olarak tanımlanması ve bu yönde değerlendirme yapılması, ya bilgisizliği ya da art niyeti ortaya koymaktadır. Basın açıklamasına konu olan sürece bakıldığında ilgili Mahkeme tarafından talep edilen muayenenin yapılabilmesi için Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın bulunduğu hastaneye, bir adli tıp profesörü, bir dahiliye profesörü, bir enfeksiyon hastalıkları profesörü, bir psikiyatri profesörü, bir kardiyoloji doçenti ve bir ortopedi uzmanından (Kurul Başkanı sıfatı ile) oluşan bir heyetle gidilmiş, muayenesi yapılmış ve bilirkişi raporunun hazırlanabilmesi için gerekli görülen tetkiklerin yapılması gerektiği görüşüne istinaden müzekkere yazılmasına karar verilmiştir. İlgili adli mercii tarafından Adli Tıp Kurumu’na gönderilen dosyayla ilgili raporun hazırlanabilmesi için gerekli görülen hususlara ilişkin yazılan müzekkere; ilgili uzman raportör olan Kardiyoloji Uzmanı ve İhtisas Kurulu Başkanı’nın parafı ile Kurum Başkanlığı tarafından Mahkemesine gönderilmiştir.
Müzekkerede bahsedilen konu ise tüm hekimlerin savunduğu ve hekimliğin birinci kuralı olan “hastanın kliniği ve hekimlerin gözlemi laboratuardan önce gelir” kuralını uygulamaktan ve böylece objektif ve bilimsel bir şekilde görüş oluşturmaktan başka bir amacı içermemektedir.
Mahkemece müzekkere ile istenen hususların yerine getirilmesinden sonra Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunca rapor hazırlanarak Mahkemesine gönderilecektir.
Ayrıca “Heyetin” başkanı ile ilgili iddialar da gerçeği yansıtmamaktadır. Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanı’nın 17.01.2011 tarihi itibari ile emekliye ayrılması nedeniyle Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 13. ve 14. maddelerinde yer alan “İhtisas Kurulu Başkanına yokluğunda en kıdemli üye vekillik eder” hükmüne istinaden Adli Tıp Kurumu Başkanlar Kurulu Kararı ile Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun en kıdemli Üyesi Kurul Başkanı olarak görevlendirilmiştir. Wernicke-Korsakoff hastaları ile ilgili Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca verilen raporlara ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhine açılan davada, mahkemece tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve dava Türkiye lehine sonuçlanmıştır. Bu karar söz konusu iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyan uluslararası bir delil niteliğindedir. Yukarıdaki bilgilerden de açıkça anlaşılacağı gibi Türk Tabipler Birliği’nin basın açıklamasında yer alan ifadeler, objektiflik ve bilimsel hassasiyetten uzak, önyargıya dayalı iddialardan ibarettir ve gerçeği yansıtmamaktadır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Basın Açıklaması
Türk Tabipleri Birliği’nin 16.02.2011 tarihinde yaptığı “Hiç Kimse İktidar Kavgasını Mesleğimiz Üzerinden Yapmasın - DOKTORLARI SERBEST BIRAKIN” başlıklı basın açıklamasında Adli Tıp Kurumu’yla ilgili olarak gerçeği yansıtmayan iddialara yer verilmiştir. Açıklamada yapılan değerlendirmeler, Adli Tıp Kurumunun çalışmasına ilişkin usul ve esasların bilinmediğini veya maksatlı bir çarpıtma yapıldığını göstermektedir.
Söz konusu basın açıklamasında, Prof. Dr. Mehmet Haberal’la ilgili olarak “bilimsellik ve tarafsızlıktan uzak sözde bir rapor hazırlandığı ve raporu hazırlayan heyetin iki hekimden oluştuğu” şeklinde Adli Tıp Kurumu’nun çalışma usullerinin bilinmediğini gösteren ifadelere yer verilmiştir.
Prof. Dr. Mehmet Haberal ile ilgili Adli Tıp Kurumunca ilgili adli merciine gönderilen ve basında “rapor” olarak yansıtılan yazı; bir rapor değil, müzekkeredir. Müzekkereler ilgili uzman raportör ve Kurul Başkanının parafı ile Kurum Başkanlığınca adli merciine gönderilen ve rapor hazırlanacak konuya ilişkin dosyaya sunulması istenen hususları belirten yazılardır. Dolayısı ile müzekkerenin, rapor olarak tanımlanması ve bu yönde değerlendirme yapılması, ya bilgisizliği ya da art niyeti ortaya koymaktadır. Basın açıklamasına konu olan sürece bakıldığında ilgili Mahkeme tarafından talep edilen muayenenin yapılabilmesi için Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın bulunduğu hastaneye, bir adli tıp profesörü, bir dahiliye profesörü, bir enfeksiyon hastalıkları profesörü, bir psikiyatri profesörü, bir kardiyoloji doçenti ve bir ortopedi uzmanından (Kurul Başkanı sıfatı ile) oluşan bir heyetle gidilmiş, muayenesi yapılmış ve bilirkişi raporunun hazırlanabilmesi için gerekli görülen tetkiklerin yapılması gerektiği görüşüne istinaden müzekkere yazılmasına karar verilmiştir. İlgili adli mercii tarafından Adli Tıp Kurumu’na gönderilen dosyayla ilgili raporun hazırlanabilmesi için gerekli görülen hususlara ilişkin yazılan müzekkere; ilgili uzman raportör olan Kardiyoloji Uzmanı ve İhtisas Kurulu Başkanı’nın parafı ile Kurum Başkanlığı tarafından Mahkemesine gönderilmiştir.
Müzekkerede bahsedilen konu ise tüm hekimlerin savunduğu ve hekimliğin birinci kuralı olan “hastanın kliniği ve hekimlerin gözlemi laboratuardan önce gelir” kuralını uygulamaktan ve böylece objektif ve bilimsel bir şekilde görüş oluşturmaktan başka bir amacı içermemektedir.
Mahkemece müzekkere ile istenen hususların yerine getirilmesinden sonra Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulunca rapor hazırlanarak Mahkemesine gönderilecektir.
Ayrıca “Heyetin” başkanı ile ilgili iddialar da gerçeği yansıtmamaktadır. Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanı’nın 17.01.2011 tarihi itibari ile emekliye ayrılması nedeniyle Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 13. ve 14. maddelerinde yer alan “İhtisas Kurulu Başkanına yokluğunda en kıdemli üye vekillik eder” hükmüne istinaden Adli Tıp Kurumu Başkanlar Kurulu Kararı ile Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun en kıdemli Üyesi Kurul Başkanı olarak görevlendirilmiştir. Wernicke-Korsakoff hastaları ile ilgili Adli Tıp Kurumu Üçüncü Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca verilen raporlara ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde Türkiye aleyhine açılan davada, mahkemece tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve dava Türkiye lehine sonuçlanmıştır. Bu karar söz konusu iddiaların gerçek dışı olduğunu ortaya koyan uluslararası bir delil niteliğindedir. Yukarıdaki bilgilerden de açıkça anlaşılacağı gibi Türk Tabipler Birliği’nin basın açıklamasında yer alan ifadeler, objektiflik ve bilimsel hassasiyetten uzak, önyargıya dayalı iddialardan ibarettir ve gerçeği yansıtmamaktadır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
*31.12.2010 Adli Tıp Kurumu Başkanı Sayın Doç. Dr. C. Haluk İnce'nin Yeni Yıl Mesajı
Adli Tıp Kurumu Başkanı Sayın Doç. Dr. C. Haluk İnce'nin Yeni Yıl Mesajı
İnsanlar için yeni hep umut oldu; güzellik oldu. 2010 yılı da daha dün gibi; her şeyi ile umuttu.
Günlerin geceleri, kışın baharı ve yazı kovaladığı, su gibi akan bir yılı daha uğurladık.
Adli Tıp Kurumu olarak 2010 yılında önemli gelişmeler sağladık, bir çok sorunu birlikte çözerek "bir ve beraber olmanın" gücünü gösterdik.
Şimdi 2011 yılını da en iyi biçimde değerlendirerek, Adli Bilimlerin her alanında bilirkişilik hizmet kalitesini daha da yukarılara taşımak istiyoruz.
Bu zor süreçte bize azimli ve gayretli çabalarıyla destek veren Adli Bilimler camiasının değerli çalışanlarına teşekkür ediyorum.
2011 yılının milletime ve Adli Bilimler camiasına sağlık, başarı ve mutluluklar getirmesini diliyorum.
Doç. Dr. C. Haluk İNCE
BAŞKAN
Adli Tıp Kurumu Başkanı Sayın Doç. Dr. C. Haluk İnce'nin Yeni Yıl Mesajı
İnsanlar için yeni hep umut oldu; güzellik oldu. 2010 yılı da daha dün gibi; her şeyi ile umuttu.
Günlerin geceleri, kışın baharı ve yazı kovaladığı, su gibi akan bir yılı daha uğurladık.
Adli Tıp Kurumu olarak 2010 yılında önemli gelişmeler sağladık, bir çok sorunu birlikte çözerek "bir ve beraber olmanın" gücünü gösterdik.
Şimdi 2011 yılını da en iyi biçimde değerlendirerek, Adli Bilimlerin her alanında bilirkişilik hizmet kalitesini daha da yukarılara taşımak istiyoruz.
Bu zor süreçte bize azimli ve gayretli çabalarıyla destek veren Adli Bilimler camiasının değerli çalışanlarına teşekkür ediyorum.
2011 yılının milletime ve Adli Bilimler camiasına sağlık, başarı ve mutluluklar getirmesini diliyorum.
Doç. Dr. C. Haluk İNCE
BAŞKAN
*21.10.2010 BASIN AÇIKLAMASI
BASIN AÇIKLAMASI
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN AÇIKLAMASI
21 Ekim 2010 tarihli bazı basın yayın organlarında, Adli Tıp Kurumu tarafından tecavüz suçu mağdurlarına rapor için 18 ay sonrasına randevu verildiği yönünde gerçeği yansıtmayan bir haberin yer alması nedeniyle aşağıdaki açıklamaya gerek görülmüştür.
Cinsel suç mağdurlarının muayene ve raporlama süreçleri Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından yerine getirilmektedir. Savcılıklar ve mahkemelerden bu konuda çok sayıda dosya 6. Adli Tıp İhtisas Kuruluna gönderildiğinden Bakanlığımız, randevu tarihlerinin uzamaması için Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler yapmıştır. Görüşmeler sonucunda Adli Tıp Kurumuna ve özellikle 6. Adli Tıp İhtisas Kuruluna, Zorunlu Devlet Hizmeti Yükümlülüğü Kurası ile uzman psikiyatr takviyesi yapılmıştır.
Bakanlığımızın çalışmaları sonucunda en son Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kuruluna yapılan uzman atamaları ile; tutuklu işler ve zaman aşımına uğrama tarihi yakın olan dosyalara ilişkin 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından verilen randevu tarihlerinin öne çekilmesi için yeni randevu tarihlerinin alınabileceği yönünde 10/05/2010 tarihinde tüm teşkilatımıza yönelik resmi internet sitemizde duyuru yapılmış ve Başsavcılıklara yazı gönderilmiştir. Bakanlığımızın bu girişimlerinin ardından randevu tarihleri öne çekilmiş ve bekleme süreleri önemli ölçüde kısalmıştır.
Habere konu iddialarla ilgili olarak ise; uzmanlara göre cinsel suçlarda beden ve ruh sağlığının kalıcı bozulup bozulmadığının tespiti için bilimsel olarak 18 yaş altındaki çocuklar için 6-7 aylık, erişkinler için ise 12 aylık sürenin beklenmesi gerekmektedir.
Adli Tıp Kurumu, habere konu olayın meydana geldiği 18 Mart 2010 tarihinden itibaren bilimsel olarak beklenmesi gereken 12 aylık süreyi hesaplayarak bu sürenin bittiği 21 Mart 2011 tarihine muayene randevusu vermiştir. Diğer bir ifadeyle randevu tarihi bilimsel kriterlere göre zorunlu olarak beklenmesi gereken sürenin tamamlanmasından itibaren 3 gün sonrasına denk gelmektedir.
Görüldüğü gibi randevu tarihinin 18 ay sonrasına verildiği iddiası hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
BASIN AÇIKLAMASI
T.C.
ADALET BAKANLIĞI
BASIN VE HALKLA İLİŞKİLER MÜŞAVİRLİĞİ
BASIN AÇIKLAMASI
21 Ekim 2010 tarihli bazı basın yayın organlarında, Adli Tıp Kurumu tarafından tecavüz suçu mağdurlarına rapor için 18 ay sonrasına randevu verildiği yönünde gerçeği yansıtmayan bir haberin yer alması nedeniyle aşağıdaki açıklamaya gerek görülmüştür.
Cinsel suç mağdurlarının muayene ve raporlama süreçleri Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından yerine getirilmektedir. Savcılıklar ve mahkemelerden bu konuda çok sayıda dosya 6. Adli Tıp İhtisas Kuruluna gönderildiğinden Bakanlığımız, randevu tarihlerinin uzamaması için Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler yapmıştır. Görüşmeler sonucunda Adli Tıp Kurumuna ve özellikle 6. Adli Tıp İhtisas Kuruluna, Zorunlu Devlet Hizmeti Yükümlülüğü Kurası ile uzman psikiyatr takviyesi yapılmıştır.
Bakanlığımızın çalışmaları sonucunda en son Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kuruluna yapılan uzman atamaları ile; tutuklu işler ve zaman aşımına uğrama tarihi yakın olan dosyalara ilişkin 6. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından verilen randevu tarihlerinin öne çekilmesi için yeni randevu tarihlerinin alınabileceği yönünde 10/05/2010 tarihinde tüm teşkilatımıza yönelik resmi internet sitemizde duyuru yapılmış ve Başsavcılıklara yazı gönderilmiştir. Bakanlığımızın bu girişimlerinin ardından randevu tarihleri öne çekilmiş ve bekleme süreleri önemli ölçüde kısalmıştır.
Habere konu iddialarla ilgili olarak ise; uzmanlara göre cinsel suçlarda beden ve ruh sağlığının kalıcı bozulup bozulmadığının tespiti için bilimsel olarak 18 yaş altındaki çocuklar için 6-7 aylık, erişkinler için ise 12 aylık sürenin beklenmesi gerekmektedir.
Adli Tıp Kurumu, habere konu olayın meydana geldiği 18 Mart 2010 tarihinden itibaren bilimsel olarak beklenmesi gereken 12 aylık süreyi hesaplayarak bu sürenin bittiği 21 Mart 2011 tarihine muayene randevusu vermiştir. Diğer bir ifadeyle randevu tarihi bilimsel kriterlere göre zorunlu olarak beklenmesi gereken sürenin tamamlanmasından itibaren 3 gün sonrasına denk gelmektedir.
Görüldüğü gibi randevu tarihinin 18 ay sonrasına verildiği iddiası hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
*02.07.2010 BASIN AÇIKLAMASI
BASIN AÇIKLAMASI
Basın yayın organlarında, cinsel saldırı mağduru çocuklara Adli Tıp Kurumu'nca geç rapor verildiği yönünde haberlerin yer alması nedeniyle aşağıdaki açıklamaya gerek görülmüştür.
Türk Ceza Kanunu'nun 102. maddesinde düzenlenen "Cinsel saldırı" ve 103. maddesinde yer alan "Çocukların cinsel istismarı" suçlarıyla ilgili olarak verilecek cezanın belirlenmesi bakımından mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığının araştırılması gerekmektedir.
Türkiye genelinde bu tür suçlar hakkında başlatılan bütün soruşturma ve davalarda adli mercilerce Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulundan rapor istenmesi nedeniyle çok büyük bir yoğunluk meydana gelmekte ve bu nedenle Kurum tarafından raporların düzenlenmesi gecikebilmektedir.
Bakanlığımızca bu konuda meydana gelecek mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla öncelikle 3 çocuk psikiyatrisi uzmanı bulunan Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'na Sağlık Bakanlığı'yla yapılan görüşmeler sonucunda 2 yeni uzman atanması sağlanmıştır. Türkiye'de çocuk psikiyatrisi uzmanı sayısının sınırlı olmasına rağmen mecburi hizmet kurası çeken 5 uzmandan 2'sinin Adli Tıp Kurumu'nda görevlendirilmesi bu konuya verilen önemi göstermektedir.
Mağdur çocukların muayenesi için 2011 yılı sonlarına kadar uzayan randevular bu görevlendirmelerden sonra 1 yıl kadar öne çekilmiştir.Uzmanlara göre cinsel suçlarda beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için bilimsel olarak olay tarihinden itibaren 6-7 aylık sürenin beklenmesi gerekmektedir. Şu anda bu sürenin bitiminden itibaren 1-2 aylık süreler içinde ilgililerin muayeneleri 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunda yapılabilmektedir. Cinsel suçlardan dolayı çocuk mağdurlar hakkında Adli Tıp Kurumunda bulunan dosyaların büyük bölümü 2010 yılı içinde sonuçlandırılabilecektir. Yeni gelen dosyalar ise 6-7 aylık bekleme süresi nedeniyle 2011 yılı başlarında ele alınacaktır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
BASIN AÇIKLAMASI
Basın yayın organlarında, cinsel saldırı mağduru çocuklara Adli Tıp Kurumu'nca geç rapor verildiği yönünde haberlerin yer alması nedeniyle aşağıdaki açıklamaya gerek görülmüştür.
Türk Ceza Kanunu'nun 102. maddesinde düzenlenen "Cinsel saldırı" ve 103. maddesinde yer alan "Çocukların cinsel istismarı" suçlarıyla ilgili olarak verilecek cezanın belirlenmesi bakımından mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığının araştırılması gerekmektedir.
Türkiye genelinde bu tür suçlar hakkında başlatılan bütün soruşturma ve davalarda adli mercilerce Adli Tıp Kurumu 6. Adli Tıp İhtisas Kurulundan rapor istenmesi nedeniyle çok büyük bir yoğunluk meydana gelmekte ve bu nedenle Kurum tarafından raporların düzenlenmesi gecikebilmektedir.
Bakanlığımızca bu konuda meydana gelecek mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla öncelikle 3 çocuk psikiyatrisi uzmanı bulunan Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'na Sağlık Bakanlığı'yla yapılan görüşmeler sonucunda 2 yeni uzman atanması sağlanmıştır. Türkiye'de çocuk psikiyatrisi uzmanı sayısının sınırlı olmasına rağmen mecburi hizmet kurası çeken 5 uzmandan 2'sinin Adli Tıp Kurumu'nda görevlendirilmesi bu konuya verilen önemi göstermektedir.
Mağdur çocukların muayenesi için 2011 yılı sonlarına kadar uzayan randevular bu görevlendirmelerden sonra 1 yıl kadar öne çekilmiştir.Uzmanlara göre cinsel suçlarda beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için bilimsel olarak olay tarihinden itibaren 6-7 aylık sürenin beklenmesi gerekmektedir. Şu anda bu sürenin bitiminden itibaren 1-2 aylık süreler içinde ilgililerin muayeneleri 6. Adli Tıp İhtisas Kurulunda yapılabilmektedir. Cinsel suçlardan dolayı çocuk mağdurlar hakkında Adli Tıp Kurumunda bulunan dosyaların büyük bölümü 2010 yılı içinde sonuçlandırılabilecektir. Yeni gelen dosyalar ise 6-7 aylık bekleme süresi nedeniyle 2011 yılı başlarında ele alınacaktır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
*23.06.2010 GÜRCİSTAN İLE BİLİMSEL İŞBİRLİĞİ
GÜRCİSTAN İLE BİLİMSEL İŞBİRLİĞİ
Akredite laboratuarları, güncel teknik donanımı ve uzman ekibi ile ATK “Uluslararası İşbirliği” halkasına Gürcistan’ı da ekledi. Girit Üniversitesi ile yapılan işbirliği protokolünün ardından, Gürcistan Ulusal Adli Bilimler Kurumu Başkanı Giorgi Khizanishvili, Başkan Yardımcısı Vakhtang Kargareteli, Adli Tıp Bölümü Başkanı Doç. Dr. Rusudan Beriashvili ve Kalite Yöneticisi Ucha Margvelashvili 14-15.06.2010 tarihlerinde Adli Tıp Kurumu’nu ziyaret etmiş, İhtisas Kurulları ve İhtisas Dairelerinde incelemeler yapmışlardır. Adli Tıp Kurumu’nu yeni yapılanmalarında kendilerine örnek alacaklarını, akreditasyon çalışmalarında da yardım almak istediklerini belirtmişlerdir. 15.06.2010 tarihinde Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç.Dr.C.Haluk İnce ile Gürcistan Ulusal Adli Bilimler Kurumu Başkanı Giorgi Khizanishvili tarafından iki kurum arası işbirliğini öngören iyi niyet sözleşmesi imzalanmıştır.
GÜRCİSTAN İLE BİLİMSEL İŞBİRLİĞİ
Akredite laboratuarları, güncel teknik donanımı ve uzman ekibi ile ATK “Uluslararası İşbirliği” halkasına Gürcistan’ı da ekledi. Girit Üniversitesi ile yapılan işbirliği protokolünün ardından, Gürcistan Ulusal Adli Bilimler Kurumu Başkanı Giorgi Khizanishvili, Başkan Yardımcısı Vakhtang Kargareteli, Adli Tıp Bölümü Başkanı Doç. Dr. Rusudan Beriashvili ve Kalite Yöneticisi Ucha Margvelashvili 14-15.06.2010 tarihlerinde Adli Tıp Kurumu’nu ziyaret etmiş, İhtisas Kurulları ve İhtisas Dairelerinde incelemeler yapmışlardır. Adli Tıp Kurumu’nu yeni yapılanmalarında kendilerine örnek alacaklarını, akreditasyon çalışmalarında da yardım almak istediklerini belirtmişlerdir. 15.06.2010 tarihinde Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç.Dr.C.Haluk İnce ile Gürcistan Ulusal Adli Bilimler Kurumu Başkanı Giorgi Khizanishvili tarafından iki kurum arası işbirliğini öngören iyi niyet sözleşmesi imzalanmıştır.
*17.06.2010 SAYIN ADALET BAKANIMIZ ADLİ TIP KURUMU'NDA
SAYIN ADALET BAKANIMIZ ADLİ TIP KURUMU'NDA
10 Haziran 2010 tarihinde Adalet Bakanı Sn. Sadullah ERGİN, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Sn. Ahmet KAHRAMAN, Müsteşar Yardımcısı Sn. İbrahim OKUR, Müsteşar Yardımcısı Sn. Zeki YİĞİT, Personel Genel Müdürü Sn. Birol ERDEM, Personel Daire Başkanı Sn. Neslihan EKİNCİ, Tetkik Hakimi Sn. Hüseyin AYANOĞLU’ndan oluşan heyet ile Adli Tıp Kurumunu ziyaret etmişlerdir. Sayın Bakanımız İhtisas Kurulları ve İhtisas Daireleri Başkanlarıyla toplantıda bir araya gelmiş, sorunları ilk ağızdan dinlemişlerdir.
Türk adli bilirkişilik sisteminde Adli Tıp Kurumu’nun önemli rolüne dikkat çeken Sayın Bakanımız, bu önemli Kurumun hak ettiği yerlere ulaşması için gerekli her türlü imkanın sağlandığını ve bundan sonra da sağlanacağını belirtmişlerdir.
Adli Tıp Kurumu'nun yüklendiği misyon gereği “bağımsız” bir kurum olduğunu bu özelliğinin daha da geliştirilmesi, bağımsızlığı ve akreditasyonunu ön plana çıkarmak için Bakanlığın her türlü desteğe hazır olduğunu vurgulamışlardır.
Toplantıda Sayın Bakanımıza Kurum Başkanı Doç. Dr. C. Haluk İNCE tarafından Kurumumuzu tanıtan brifing verilmiş ve müteakiben Laboratuarları, İhtisas Kurul ve Daireleri heyet tarafından ziyaret edilmiş bu ziyaretlerde birim uzmanları tarafından yapılan çalışmalar ve teknik donanım Sayın Bakanımıza arz edilmiştir.
Sayın Bakanımızın nezdinde Adalet Bakanlığının Adli Tıp Kurumu'nun müstesna rolü konusundaki hassasiyetleri ATK çalışanlarını ziyadesi ile mutlu etmiştir.
SAYIN ADALET BAKANIMIZ ADLİ TIP KURUMU'NDA
10 Haziran 2010 tarihinde Adalet Bakanı Sn. Sadullah ERGİN, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Sn. Ahmet KAHRAMAN, Müsteşar Yardımcısı Sn. İbrahim OKUR, Müsteşar Yardımcısı Sn. Zeki YİĞİT, Personel Genel Müdürü Sn. Birol ERDEM, Personel Daire Başkanı Sn. Neslihan EKİNCİ, Tetkik Hakimi Sn. Hüseyin AYANOĞLU’ndan oluşan heyet ile Adli Tıp Kurumunu ziyaret etmişlerdir. Sayın Bakanımız İhtisas Kurulları ve İhtisas Daireleri Başkanlarıyla toplantıda bir araya gelmiş, sorunları ilk ağızdan dinlemişlerdir.
Türk adli bilirkişilik sisteminde Adli Tıp Kurumu’nun önemli rolüne dikkat çeken Sayın Bakanımız, bu önemli Kurumun hak ettiği yerlere ulaşması için gerekli her türlü imkanın sağlandığını ve bundan sonra da sağlanacağını belirtmişlerdir.
Adli Tıp Kurumu'nun yüklendiği misyon gereği “bağımsız” bir kurum olduğunu bu özelliğinin daha da geliştirilmesi, bağımsızlığı ve akreditasyonunu ön plana çıkarmak için Bakanlığın her türlü desteğe hazır olduğunu vurgulamışlardır.
Toplantıda Sayın Bakanımıza Kurum Başkanı Doç. Dr. C. Haluk İNCE tarafından Kurumumuzu tanıtan brifing verilmiş ve müteakiben Laboratuarları, İhtisas Kurul ve Daireleri heyet tarafından ziyaret edilmiş bu ziyaretlerde birim uzmanları tarafından yapılan çalışmalar ve teknik donanım Sayın Bakanımıza arz edilmiştir.
Sayın Bakanımızın nezdinde Adalet Bakanlığının Adli Tıp Kurumu'nun müstesna rolü konusundaki hassasiyetleri ATK çalışanlarını ziyadesi ile mutlu etmiştir.
*15.06.2010 ADLİ TIP KURUMU ÇALIŞANLARININ BOĞAZ GEZİSİ
ADLİ TIP KURUMU ÇALIŞANLARININ BOĞAZ GEZİSİ
Ülkemiz adli bilirkişilik sisteminin en önemli Kurumu olan Adli Tıp Kurumu'nun çalışanları “Mavi Marmara” gemisinde saldırıya uğrayan yardım gönüllülerinin İstanbul’a getirildiği gece-gün gönüllülük ilkesine rağmen tam kadro aralıksız çalışarak Adli Tıp Kurumu'nun bu ağır görevi başarıyla yerine getirmesini sağlamışlardır. Adli Tıp Kurumu mensubu olmanın haklı gururunu paylaşan tüm ATK çalışanları 12.06.2010 tarihinde İstanbul’un incisi Boğazda Salim AYDIN rehberliğinde “gemiyle Boğaz turu” sosyal programı ile “Kurum mensubiyeti” duygularını perçinlemişlerdir.
ADLİ TIP KURUMU ÇALIŞANLARININ BOĞAZ GEZİSİ
Ülkemiz adli bilirkişilik sisteminin en önemli Kurumu olan Adli Tıp Kurumu'nun çalışanları “Mavi Marmara” gemisinde saldırıya uğrayan yardım gönüllülerinin İstanbul’a getirildiği gece-gün gönüllülük ilkesine rağmen tam kadro aralıksız çalışarak Adli Tıp Kurumu'nun bu ağır görevi başarıyla yerine getirmesini sağlamışlardır. Adli Tıp Kurumu mensubu olmanın haklı gururunu paylaşan tüm ATK çalışanları 12.06.2010 tarihinde İstanbul’un incisi Boğazda Salim AYDIN rehberliğinde “gemiyle Boğaz turu” sosyal programı ile “Kurum mensubiyeti” duygularını perçinlemişlerdir.
*08.06.2010 BALKAN ACADEMY OF FORENSIC SCIENCES
BALKAN ACADEMY OF FORENSIC SCIENCES
Balkan ülkeleri arasında Adli Bilimler alanında işbirliğini arttırmak amacıyla gerçekleştirilen toplantıları bu yıl 03-06 Haziran 2010 tarihlerinde Tiran- Arnavutluk'ta yapılmıştır.
BALKAN ACADEMY OF FORENSIC SCIENCES
Balkan ülkeleri arasında Adli Bilimler alanında işbirliğini arttırmak amacıyla gerçekleştirilen toplantıları bu yıl 03-06 Haziran 2010 tarihlerinde Tiran- Arnavutluk'ta yapılmıştır.
*09.04.2010 ADLİ TIP KURUMU BASKETBOL TURNUVASI MADALYA TÖRENİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
ADLİ TIP KURUMU BASKETBOL TURNUVASI MADALYA TÖRENİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Adli Tıp Kurumu Basketbol Turnuvası madalya töreni milli basketbolcu Kerem Gönlüm'ün katılımıyla gerçekleştirildi.
Genel Kurul salonunda gerçekleştirilen madalya töreninde kupalar sahiplerini buldu. Düzenlenen törene Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç.Dr. C.Haluk İNCE ve Milli basketbolcu Kerem GÖNLÜM'de katıldı.
Turnuva şampiyonu Basketbolaz olurken, turnuva ikincisi CSI New Bosna, üçüncüsü Yok Böyle Takım oldu.
ADLİ TIP KURUMU BASKETBOL TURNUVASI MADALYA TÖRENİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Adli Tıp Kurumu Basketbol Turnuvası madalya töreni milli basketbolcu Kerem Gönlüm'ün katılımıyla gerçekleştirildi.
Genel Kurul salonunda gerçekleştirilen madalya töreninde kupalar sahiplerini buldu. Düzenlenen törene Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç.Dr. C.Haluk İNCE ve Milli basketbolcu Kerem GÖNLÜM'de katıldı.
Turnuva şampiyonu Basketbolaz olurken, turnuva ikincisi CSI New Bosna, üçüncüsü Yok Böyle Takım oldu.
*01.04.2010 EUROFORENSICS KONFERANSI
EUROFORENSICS KONFERANSI
Adli Tıp Kurumu’nun da destekleyen kuruluşlar arasında yer aldığı, iki stand ve konferanslar ile aktif katıldığı, Türkiye ve Avrasya bölgesinin adli bilişim, adli tıp, adli bilimler ve güvenlik odaklı ilk uluslararası etkinliği olan Adli Tıp & Adli Bilişim Konferansı ve Sergisi 26-28 Mart 2010 tarihlerinde Harbiye, Askeri Müze’de gerçekleşmiştir.
EuroForensics Misyonuna uygun olarak adli tıp, adli bilişim, adli bilimler ve bilgi güvenliği teknolojisi ürünleri ve hizmetleri konu ile ilgili tüm profesyonel kişileri ve mecraları bir araya getirmiş, bilgi ve teknolojinin paylaşımına olanak sağlamıştır.
EUROFORENSICS KONFERANSI
Adli Tıp Kurumu’nun da destekleyen kuruluşlar arasında yer aldığı, iki stand ve konferanslar ile aktif katıldığı, Türkiye ve Avrasya bölgesinin adli bilişim, adli tıp, adli bilimler ve güvenlik odaklı ilk uluslararası etkinliği olan Adli Tıp & Adli Bilişim Konferansı ve Sergisi 26-28 Mart 2010 tarihlerinde Harbiye, Askeri Müze’de gerçekleşmiştir.
EuroForensics Misyonuna uygun olarak adli tıp, adli bilişim, adli bilimler ve bilgi güvenliği teknolojisi ürünleri ve hizmetleri konu ile ilgili tüm profesyonel kişileri ve mecraları bir araya getirmiş, bilgi ve teknolojinin paylaşımına olanak sağlamıştır.
*15.01.2010 PERSONEL İSTİHDAM POLİTİKASI İLE GENEL MALİ YÖNETİME İLİŞKİN ÇALIŞTAY
PERSONEL İSTİHDAM POLİTİKASI İLE GENEL MALİ YÖNETİME İLİŞKİN ÇALIŞTAY
Adli Tıp Kurumu Personel İstihdam Politikası ile Genel Mali Yönetimin Değerlendirilmesi ve Kapasitesinin Geliştirilmesi Çalıştayı 14-15 Ocak 2010 tarihlerinde düzenlenmiştir.
PERSONEL İSTİHDAM POLİTİKASI İLE GENEL MALİ YÖNETİME İLİŞKİN ÇALIŞTAY
Adli Tıp Kurumu Personel İstihdam Politikası ile Genel Mali Yönetimin Değerlendirilmesi ve Kapasitesinin Geliştirilmesi Çalıştayı 14-15 Ocak 2010 tarihlerinde düzenlenmiştir.
*14.12.2009 SEMPOZYUM: SÖZ GÖZ'E GELİNCE
SEMPOZYUM: SÖZ GÖZ'E GELİNCE
14 Aralık 2009 tarihinde Kurumumuz Konferans Salonunda Göz konulu bir sempozyum düzenlenmiştir.
Program:
Açılış Konuşması:Doç.Dr.C.Haluk İNCE (Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanı)
Moderatörler:Uz.Dr.Yüksel A. YAZICI, Uz.Dr. Yalçın BÜYÜK (Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkan Yardımcıları)
Kültürümüzde ve Edebiyatımızda GÖZ: Prof.Dr.Hüsrev Hatemi (Alman Hastanesi)
Çehreyi Değiştiren GÖZ: Prof.Dr.Nezir SUYUGÜL (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve ATK 2. İhtisas Kurulu Üyesi)
Türk Kültüründe GÖZ Betimlemeleri:Zübeyde Cihan ÖZSAYINER (Vakıf Hat Sanatları Müzesi Müdürü)
Halılardaki Nazar Betimlemeleri:Serpil ÖZÇELİK (İstanbul Vakıf 1.Bölge Müdürlüğü, Halı,Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi Şube Müdürü)
Sergi
Göz ve Merkezlerin Uyarımı: Prof.Dr. Hakkı Oktay SEYMEN (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
Göz Kontağı ve Limbik Sistem: Doç.Dr.Selman DEMİRCİ (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
Adli Toksikolojide GÖZ İçi Sıvısı Analizlerinin Önemi: Prof.Dr.Ahmet BELCE (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
Müzik (Üsküdar Musiki Cemiyeti Sanatçılarından GÖZ İle İlgili Türk Sanat Müziği Eserlerinden Bir Demet)
SEMPOZYUM: SÖZ GÖZ'E GELİNCE
14 Aralık 2009 tarihinde Kurumumuz Konferans Salonunda Göz konulu bir sempozyum düzenlenmiştir.
Program:
Açılış Konuşması:Doç.Dr.C.Haluk İNCE (Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanı)
Moderatörler:Uz.Dr.Yüksel A. YAZICI, Uz.Dr. Yalçın BÜYÜK (Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkan Yardımcıları)
Kültürümüzde ve Edebiyatımızda GÖZ: Prof.Dr.Hüsrev Hatemi (Alman Hastanesi)
Çehreyi Değiştiren GÖZ: Prof.Dr.Nezir SUYUGÜL (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve ATK 2. İhtisas Kurulu Üyesi)
Türk Kültüründe GÖZ Betimlemeleri:Zübeyde Cihan ÖZSAYINER (Vakıf Hat Sanatları Müzesi Müdürü)
Halılardaki Nazar Betimlemeleri:Serpil ÖZÇELİK (İstanbul Vakıf 1.Bölge Müdürlüğü, Halı,Kilim ve Düz Dokuma Yaygılar Müzesi Şube Müdürü)
Sergi
Göz ve Merkezlerin Uyarımı: Prof.Dr. Hakkı Oktay SEYMEN (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
Göz Kontağı ve Limbik Sistem: Doç.Dr.Selman DEMİRCİ (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
Adli Toksikolojide GÖZ İçi Sıvısı Analizlerinin Önemi: Prof.Dr.Ahmet BELCE (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi)
Müzik (Üsküdar Musiki Cemiyeti Sanatçılarından GÖZ İle İlgili Türk Sanat Müziği Eserlerinden Bir Demet)
*24.11.2009 GENÇ ERİŞKİN POPÜLASYONDA ANİ, BEKLENMEDİK ÖLÜMLER: POSTMORTEM TANI
GENÇ ERİŞKİN POPÜLASYONDA ANİ, BEKLENMEDİK ÖLÜMLER: POSTMORTEM TANI
17 Kasım 2009 tarihinde, Bir Gün Bir Konu (1G1K) Seminerleri kapsamında Adli Tıp Kurumunda, Girit Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Manolis Michalodimitrakis "Genç Erişkin Popülasyonda Ani, Beklenmedik Ölümler: Postmortem tanı" konulu bir konferans vermiştir. Ertesi gün otopsi salonunda Michalodimitrakis ile bir eğitim otopsisi gerçeleştirilmiştir.
GENÇ ERİŞKİN POPÜLASYONDA ANİ, BEKLENMEDİK ÖLÜMLER: POSTMORTEM TANI
17 Kasım 2009 tarihinde, Bir Gün Bir Konu (1G1K) Seminerleri kapsamında Adli Tıp Kurumunda, Girit Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. Manolis Michalodimitrakis "Genç Erişkin Popülasyonda Ani, Beklenmedik Ölümler: Postmortem tanı" konulu bir konferans vermiştir. Ertesi gün otopsi salonunda Michalodimitrakis ile bir eğitim otopsisi gerçeleştirilmiştir.
*16.11.2009 II.ULUSLARARASI SAĞLIK HUKUKU SEMPOZYUMU
II.ULUSLARARASI SAĞLIK HUKUKU SEMPOZYUMU
Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen ve Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç.Dr. C.Haluk İNCE'nin de konuşmacı olarak katıldığı II. Uluslararası Sağlık Hukuku Sempozyumu, 13-14 Kasım 2009 tarihlerinde, Kadir Has Üniversitesi D Blok Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilmiştir.
II.ULUSLARARASI SAĞLIK HUKUKU SEMPOZYUMU
Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen ve Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç.Dr. C.Haluk İNCE'nin de konuşmacı olarak katıldığı II. Uluslararası Sağlık Hukuku Sempozyumu, 13-14 Kasım 2009 tarihlerinde, Kadir Has Üniversitesi D Blok Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilmiştir.
*10.11.2009 10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA MERASİMİ VE PANELİ
10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA MERASİMİ VE PANELİ
Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ebediyete intikalinin 71.yılında 10 Kasım 2009 Salı günü, saat 09.00'da Merkez Yerleşke Bahçesinde "Atatürk Anıtına Çelenk Koyma Merasimi" gerçekleştirilmiştir. Ayrıca saat 10.00-12.00 arasında Kurumumuz Konferans Salonu'nda günün anlam ve önemini belirten panel düzenlenmiştir.
Panele;İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdür Vekili Prof. Dr. Mustafa KAÇAR'ın koordinatörlüğünde konuşmacı;
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Serkan TUNA "Atatürk ve Türk Devrimi" konu başlığı ile katılmıştır.
10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA MERASİMİ VE PANELİ
Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ebediyete intikalinin 71.yılında 10 Kasım 2009 Salı günü, saat 09.00'da Merkez Yerleşke Bahçesinde "Atatürk Anıtına Çelenk Koyma Merasimi" gerçekleştirilmiştir. Ayrıca saat 10.00-12.00 arasında Kurumumuz Konferans Salonu'nda günün anlam ve önemini belirten panel düzenlenmiştir.
Panele;İstanbul Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdür Vekili Prof. Dr. Mustafa KAÇAR'ın koordinatörlüğünde konuşmacı;
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Serkan TUNA "Atatürk ve Türk Devrimi" konu başlığı ile katılmıştır.
*02.11.2009 ADLİ TIP KURUMU VE İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ARASINDA PROTOKOL İMZALANDI
ADLİ TIP KURUMU VE İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ARASINDA PROTOKOL İMZALANDI
İstanbul Üniversitesi ve Adli Tıp Kurumu arasında yeni yer tahsisine ilişkin protokol, 27 Ekim 2009 Salı günü İstanbul Üniversitesi Merkez Bina Doktora Salonu’nda düzenlenen törenle imzalandı.
Saat 14.15’te başlayan protokol töreninde Rektör Prof. Dr. Yunus SÖYLET ve Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İNCE birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından İstanbul Üniversitesi tarafından Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yerleşkesi’nin yeniden yapılanma ve depreme karşı güvenlikli binaların yapılmasını içeren planın uygulanmasına olanak sağlayacak olan, Yenibosna’daki yeni hizmet binasına taşınan Adli Tıp Kurumu’na daha önce tahsis edilmiş parseller üzerindeki şerhin kaldırılarak yeni yer tahsisinse ilişkin protokol imzalandı. Tören Mavi Salonda gerçekleştirilen kokteyl ile sona erdi.
ADLİ TIP KURUMU VE İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ARASINDA PROTOKOL İMZALANDI
İstanbul Üniversitesi ve Adli Tıp Kurumu arasında yeni yer tahsisine ilişkin protokol, 27 Ekim 2009 Salı günü İstanbul Üniversitesi Merkez Bina Doktora Salonu’nda düzenlenen törenle imzalandı.
Saat 14.15’te başlayan protokol töreninde Rektör Prof. Dr. Yunus SÖYLET ve Adli Tıp Kurumu Başkanı Doç. Dr. Haluk İNCE birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından İstanbul Üniversitesi tarafından Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yerleşkesi’nin yeniden yapılanma ve depreme karşı güvenlikli binaların yapılmasını içeren planın uygulanmasına olanak sağlayacak olan, Yenibosna’daki yeni hizmet binasına taşınan Adli Tıp Kurumu’na daha önce tahsis edilmiş parseller üzerindeki şerhin kaldırılarak yeni yer tahsisinse ilişkin protokol imzalandı. Tören Mavi Salonda gerçekleştirilen kokteyl ile sona erdi.
*28.10.2009 YÖK ÜYELİĞİNE ATAMA
YÖK ÜYELİĞİNE ATAMA
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk Yüksek Öğretim Kurumu'na üye olarak atanmıştır.
YÖK ÜYELİĞİNE ATAMA
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu üyesi Prof. Dr. Recep Öztürk Yüksek Öğretim Kurumu'na üye olarak atanmıştır.
*20.10.2009 ADLİ TIP KURUMU ISO 17025 STANDARDINA GÖRE AKREDİTE OLMUŞTUR
ADLİ TIP KURUMU ISO 17025 STANDARDINA GÖRE AKREDİTE OLMUŞTUR
Adli Tıp Kurumu, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından ISO 17025 kalite standardına göre 20.10.2009 tarihi itibariyle akredite edilmiştir. 19.10.2013 tarihine kadar akreditesi geçerli olan Kurumumuz aynı hızla genişletme çalışmalarına devam etmektedir.
Akreditasyon belgesi için tıklayınız...
ADLİ TIP KURUMU ISO 17025 STANDARDINA GÖRE AKREDİTE OLMUŞTUR
Adli Tıp Kurumu, Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) tarafından ISO 17025 kalite standardına göre 20.10.2009 tarihi itibariyle akredite edilmiştir. 19.10.2013 tarihine kadar akreditesi geçerli olan Kurumumuz aynı hızla genişletme çalışmalarına devam etmektedir.
Akreditasyon belgesi için tıklayınız...
SINAV SONUÇLARI
SINAV SONUÇLARI
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı sonuçları açıklanmıştır.
SINAV SONUÇLARI
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Sınavı sonuçları açıklanmıştır.
İSPANYOL ASKERLERİNİN DVI DAVASI SONUÇLANDI
İSPANYOL ASKERLERİNİN DVI DAVASI SONUÇLANDI
26.05.2003 tarihinde Trabzon ili Maçka ilçesinde meydana gelen uçak kazası nedeniyle; Maçka ve Trabzon C.Başsavcılıkları, Trabzon Jandarma İl Komutanlığı Olay Yeri İnceleme Timi, Maçka Sağlık Grup Başkanı, Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı uzman ve teknik personeli ve “Kitlesel Ölümlerde Olay Yeri İnceleme, Otopsi ve Kimliklendirme Şubesi” uzman ekibi, koordinasyon içinde hızlı hareket ederek ve olayın uluslararası boyutunu da göz önüne alarak, iki gün gibi kısa bir süre içinde, çalışmalarını tamamlamış ve ileride çıkabilecek tüm sorunları bertaraf edecek önlemlerini almıştı.
Ukrayna tescilli UM-ARY özel şirketine ait YAK-42 tipi, 4230 sefer sayılı ve mürettebatla birlikte toplam 74 kişi taşıyan uçak 26.05.2003 tarihinde, Trabzon ili Maçka ilçesinde düşmüştü. Uçağın kaptan pilotunun, 26.05.2003 tarihinde, 03.48’de kule ile ilk irtibatı kurduğu, 04.09’da pisti pas geçtiğini bildirdiği, 04.25’de radardan kaybolduğu ve sonrasında yapılan incelemede; Pilav Dağı olarak anılan ormanlık mevkiide düşmüş olduğu anlaşılmıştı.
Saat 07.15’de olay yerine ulaşan Maçka C.Başsavcısı, Sağlık Grup Başkanı ve Trabzon İl Jandarma Komutanlığı Olay Yeri İnceleme Timi, olay yerine ilk ulaşan itfaiye ekiplerinin yangın söndürme işlemlerini bitirmesinin ardından, olay yeri güvenliğini sağladıktan sonra; ayrıntılı olay yeri incelemesi yapmıştı.
Aynı gün, Adalet Bakanlığı'nın olur ve görevlendirmesi doğrultusunda, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Kitlesel Ölümlerde Olay Yeri İnceleme, Otopsi ve Kimliklendirme Şubesi’nin 2 adli tıp uzmanı, 1 adli diş hekimi ve 1 adli biyologdan oluşan uzman ekibi, İstanbul'dan hareket ederek saat 19.30 da soğuk hava deposunda, Trabzon C.Başsavcısı ve ilgili C.Savcılarının refakatinde, cesetler üzerinde otopsi ve kimliklendirme işlemlerine başlanmıştı.
Aynı akşam, askeri yetkililer eşliğinde soğuk hava deposunu ziyaret eden İspanyol yetkililer, subaylar ve İspanyol Hava Kuvvetleri’ne ait kimliklendirme ekibi uzmanlarına, izlenecek prosedür hakkında bilgi verilmişti. İspanyol yetkilerden uçakta bulunan askerlere ait liste ile askerlere ait kimlik bilgilerinin paylaşılması istenmiş ve bu konuda tarafımıza bilgi aktarımı sağlanmıştı. 27.05.2003 günü saat 03.00’a kadar, cesetler tek tek gözden geçirilerek otopsi ve kimliklendirme çalışmaları sürmüş ve olay yerinde tespit edilen bulgular değerlendirilmişti.
Aynı gün sabah saat 08.00 itibariyle tekrar soğuk hava deposuna gelinerek otopsi ve kimliklendirme çalışmalarına, Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı’nın adli tıp uzmanlarının tanıklığı ve ilgili konularda desteğiyle devam edilmişti.
Soğuk hava deposunu ziyaret eden Ukraynalı yetkililerden de kimliklendirme işlemlerinin tamamlanabilmesi için ölenlere ait, ölüm öncesi kişisel bilgilerin tasnifi ve bu bilgilerin iletilmesi istenmiş ve bu konuda tarafımıza bilgi aktarımı sağlanmıştı.
Gece yarısı tasnif edilen cesetler, olay yerinde verilen numaralar esas alınarak, sırasıyla tek tek incelenmişti. Otopsi bulgularına göre ölüm nedenleri ve kimliklendirmede kullanılacak giysi, takı, kimlik belgeleri, rütbe ile incelemeye müsait olanlarda; diş özellikleri, boy, kilo, cinsiyet, yaş, saç rengi, uzunluğu ve tipi, göz rengi, bıyık-sakal durumu, vücudundaki kimlik tespitinde kullanılabilecek ben, skar dokusu gibi özellikler ile kemiklerde bulunabilecek eski kırık deformitesi veya patolojik özellik yönünden inceleme yapılmıştı.
Yapılan otopsi işlemleri sırasında cesetlerin tümünden, ekipte görevli uzmanlar tarafından, DNA çalışmalarında kullanılmak üzere, usulüne uygun şekilde kas, kemik ve diş örnekleri alınmıştı.
Kimliklendirme sonucu elde edilen bilgiler, İspanyol ve Ukraynalı kimliklendirme ekiplerinin elindeki ölüm öncesi verilerle karşılaştırılarak, 32 İspanyol asker ve 12 Ukraynalı kabin görevlisinin kesin kimlikleri tespit edilmiş, 30 İspanyol askerin kimlikleri tespit edilememiş, bu cesetlerin kimliğinin ancak DNA tiplemesi sonucu belirlenebileceği taraflara bildirilmiş ve ilerde doğabilecek herhangi bir itiraz durumunda, muhafazaya alınan örneklerden DNA incelemelerinin yapılabileceği taraflara belirtilmişti. Ancak İspanyol askeri yetkililer (Jose Antonıo Beltran Dona ve Vicente Carlos Navarro Ruiz) ülkelerinde ölen askerler için bir askeri tören yapılacağını ve cesetleri bir an önce götürmek zorunda olduklarını, kesin kimlik tespiti için gerekli diğer işlemleri ülkelerinde yaptıracaklarını imzalamış oldukları tutanak ile taahüt ederek, cesetleri kimliklendirmeden almak istediklerini belirtmişlerdi. Kabin görevlileri dahil şüphelenilen tüm olgulardan (23 cesetten) toksikolojik analiz için gerekli örnekler alınarak incelemeye son verilmişti. Cesetler, resmi tercümanlar vasıtası ile yapılan çevirilerin yetkililere okunup, tarafların taahütlerini de içeren tutanaklar imzalanarak, ülkelerine gönderilmek üzere yetkililere teslim edilmişti.
Ancak, olaydan yaklaşık bir yıl sonra İspanyol yetkililerin cesetlerin, kimliklendirme işlemlerini tamamlamadan rastgele asker yakınlarına dağıttıkları anlaşıldı. Olay, durumdan şüphelenen bir ailenin çabaları sonucu açığa çıkmıştı. Gerçek anlaşıldıktan sonra cenaze yakınları Kurumumuzla ilişkiye geçerek işin gerçeğini ve kendi doku arşivimizde yakınları olan askerlerin doku örneklerinin de bulunduğunu öğrendikten sonra talebimiz doğrultusunda karşılaştırmalı DNA tiplemesi için gerekli kişilerin ülkemize gönderilmesini sağlamışlardı. Cesedlere ait DNA tiplemeleri tarafımızca tamamlanarak, örnek vermek üzere ülkemize gelen asker yakınları ile karşılaştırma yapılmış ve askerlere ait tüm DNA verileri de dahil olmak üzere, çalışılmış ailelere ait DNA profilleri ve ortaya çıkan eşleşmelere ait sonuçlar, bir rapor halinde Trabzon C.Başsavcılığı yolu ile taraflara ulaştırılmıştı. Ölen askerlerin yakınları olayda sorumluluğu olan kişiler hakkında yıllar süren hukuk mücadelesi yürütmekteler. Mahkeme aşamasına gelindiğinde, İspanyol ekibin başında bulunan general Vicente Navarro, sorumluluğun kendilerinde olmadığını, cesetleri eksik ve yanlış kimliklendirme yaparak bizlerin, yani Türk Adli Tıpçılarının karıştırmış olduğunu iddia etmekteydi. Davaya bakan mahkeme 28 Mayıs 2003 tarihli ölü muayene, otopsi ve teşhis tutanağında yalnızca tanık olarak imzası bulunan kişileri mahkemeye davet etmiş, asker yakınlarının talebi doğrultusunda karar vermemişti. Asker yakınları otopsi ve kimliklendirme aşamalarında esas olarak Adli Tıp Kurumu merkezinde çalışan ve kitlesel felaket olaylarına müdahale etmek amacıyla görevlendirilmiş olan kişilerin yani, Doç.Dr.Bülent Şam, Uz.Dr. Ömer Müslümanoğlu, Diş Hekimi Hüseyin Afşin ve Biyolog Fatih Akyüz’ün tanık olarak çağrılmasını talep etmişti. Mahkemenin kabul etmemesi üzerine İspanyol askerlerin yakınları T.C.Adalet Bakanlığı’na yazılı başvuru ile durumu açıklamışlar ve mahkeme salonunda bulunmak üzere Doç.Dr.Bülent Şam ve Uz.Dr.Ömer Müslümanoğlu'na izin verilmesini istemişlerdi. Bu yazışma üzerine, mahkemeden resmi bir talep olmadığı için, resmi olarak izinli sayılmamak kaydıyla mahkeme salonunda hazır bulunmak üzere, İspanya’ya gidiş konusunda Bakanlığımız ve Kurum Başkanlığımızın verdiği olur sonucu yıllık izin kullanmak kaydıyla Doç.Dr. Bülent Şam ve Uz.Dr. Ömer Müslümanoğlu 14. Nisan 2009 tarihinde Madrid’e hareket etti. Kendilerini, hava alanında yalnızca cenaze yakınları ve tercümanlarının karşılamasını bekliyorken, beraberinde büyük bir medya mensubu kalabalığı karşıladı. Bu durum, İspanyol medyasının olaya verdiği önemin ve olayın ciddiyetinin en belirgin yansımalarından biriydi. Ertesi gün mahkeme binası önüne geldiklerinde de yine büyük bir medya kalabalığı tarafından karşılandılar. Burada da hava alanı çıkışında olduğu gibi çok sayıda televizyon kanalı ve gazeteye kısa demeçler verdiler. En sık sorulan soru, doğal olarak neden geldikleri konusunda idi. Özetle, haksız yere suçlandığımızı, öncelikle hakkımızda söylenen çarpıtılmış ve yalan bilgilerin yerine gerçekte olanları anlatmak ve cenaze yakınlarına karşı olan sorumluluklarımızı yerine getirmek için geldiklerini ifade ettiler. Beklenmedik bir biçimde mahkeme heyeti uzmanlarımızı tanık olarak dinlemeyi kabul etti. Birçok televizyon kanalında naklen yayınlanan duruşma sırasında önce Doç.Dr. Bülent Şam ve ardından Uz.Dr. Ömer Müslümanoğlu yaklaşık 4,5 saat çapraz sorguya tabi tutuldular. Duruşma sonrası yargılamanın gidişatı tamamen değişerek, İspanyol ekibin başındaki yüksek rütbeli subaylar hakkında hapis cezası ve tazminat talepleri kabul edildi. Aynı gün mahkeme çıkışı tekrar, çok sayıda gazete ve televizyon kanallarına gerek olay ve gerekse içerde verdikleri ifadeler hakkında demeçler verdiler. Hatta, İspanya’nın en büyük televizyon kanalı olan tve bir saati aşkın süren bir röportaj yaparak olaya ve sonuçlarına verdiği önemi sergilemişti. Tüm gazete ve televizyonlarda ilk sıralarda haber olarak geçen İspanya ziyaretinin, uzmanlarımız için en anlamlı sonucu sokakta yollarını keserek teşekkür eden insanlarla karşılaşmak ve kuşkusuz hepsinden önce ölen askerlerin yakınlarının minnettarlık ifadeleri olmuştur.
Konu ile ilgili İspanya Basınında yer almış haberleri indirmek için aşağıdaki linklere tıklayınız:
24 Mart 2009 25 Mart 2009 26 Mart 2009 27 Mart 2009 31 Mart 2009 1 Nisan 2009 13 Nisan 2009 15 Nisan 2009 16 Nisan 2009
İSPANYOL ASKERLERİNİN DVI DAVASI SONUÇLANDI
26.05.2003 tarihinde Trabzon ili Maçka ilçesinde meydana gelen uçak kazası nedeniyle; Maçka ve Trabzon C.Başsavcılıkları, Trabzon Jandarma İl Komutanlığı Olay Yeri İnceleme Timi, Maçka Sağlık Grup Başkanı, Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı uzman ve teknik personeli ve “Kitlesel Ölümlerde Olay Yeri İnceleme, Otopsi ve Kimliklendirme Şubesi” uzman ekibi, koordinasyon içinde hızlı hareket ederek ve olayın uluslararası boyutunu da göz önüne alarak, iki gün gibi kısa bir süre içinde, çalışmalarını tamamlamış ve ileride çıkabilecek tüm sorunları bertaraf edecek önlemlerini almıştı.
Ukrayna tescilli UM-ARY özel şirketine ait YAK-42 tipi, 4230 sefer sayılı ve mürettebatla birlikte toplam 74 kişi taşıyan uçak 26.05.2003 tarihinde, Trabzon ili Maçka ilçesinde düşmüştü. Uçağın kaptan pilotunun, 26.05.2003 tarihinde, 03.48’de kule ile ilk irtibatı kurduğu, 04.09’da pisti pas geçtiğini bildirdiği, 04.25’de radardan kaybolduğu ve sonrasında yapılan incelemede; Pilav Dağı olarak anılan ormanlık mevkiide düşmüş olduğu anlaşılmıştı.
Saat 07.15’de olay yerine ulaşan Maçka C.Başsavcısı, Sağlık Grup Başkanı ve Trabzon İl Jandarma Komutanlığı Olay Yeri İnceleme Timi, olay yerine ilk ulaşan itfaiye ekiplerinin yangın söndürme işlemlerini bitirmesinin ardından, olay yeri güvenliğini sağladıktan sonra; ayrıntılı olay yeri incelemesi yapmıştı.
Aynı gün, Adalet Bakanlığı'nın olur ve görevlendirmesi doğrultusunda, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Kitlesel Ölümlerde Olay Yeri İnceleme, Otopsi ve Kimliklendirme Şubesi’nin 2 adli tıp uzmanı, 1 adli diş hekimi ve 1 adli biyologdan oluşan uzman ekibi, İstanbul'dan hareket ederek saat 19.30 da soğuk hava deposunda, Trabzon C.Başsavcısı ve ilgili C.Savcılarının refakatinde, cesetler üzerinde otopsi ve kimliklendirme işlemlerine başlanmıştı.
Aynı akşam, askeri yetkililer eşliğinde soğuk hava deposunu ziyaret eden İspanyol yetkililer, subaylar ve İspanyol Hava Kuvvetleri’ne ait kimliklendirme ekibi uzmanlarına, izlenecek prosedür hakkında bilgi verilmişti. İspanyol yetkilerden uçakta bulunan askerlere ait liste ile askerlere ait kimlik bilgilerinin paylaşılması istenmiş ve bu konuda tarafımıza bilgi aktarımı sağlanmıştı. 27.05.2003 günü saat 03.00’a kadar, cesetler tek tek gözden geçirilerek otopsi ve kimliklendirme çalışmaları sürmüş ve olay yerinde tespit edilen bulgular değerlendirilmişti.
Aynı gün sabah saat 08.00 itibariyle tekrar soğuk hava deposuna gelinerek otopsi ve kimliklendirme çalışmalarına, Trabzon Adli Tıp Grup Başkanlığı’nın adli tıp uzmanlarının tanıklığı ve ilgili konularda desteğiyle devam edilmişti.
Soğuk hava deposunu ziyaret eden Ukraynalı yetkililerden de kimliklendirme işlemlerinin tamamlanabilmesi için ölenlere ait, ölüm öncesi kişisel bilgilerin tasnifi ve bu bilgilerin iletilmesi istenmiş ve bu konuda tarafımıza bilgi aktarımı sağlanmıştı.
Gece yarısı tasnif edilen cesetler, olay yerinde verilen numaralar esas alınarak, sırasıyla tek tek incelenmişti. Otopsi bulgularına göre ölüm nedenleri ve kimliklendirmede kullanılacak giysi, takı, kimlik belgeleri, rütbe ile incelemeye müsait olanlarda; diş özellikleri, boy, kilo, cinsiyet, yaş, saç rengi, uzunluğu ve tipi, göz rengi, bıyık-sakal durumu, vücudundaki kimlik tespitinde kullanılabilecek ben, skar dokusu gibi özellikler ile kemiklerde bulunabilecek eski kırık deformitesi veya patolojik özellik yönünden inceleme yapılmıştı.
Yapılan otopsi işlemleri sırasında cesetlerin tümünden, ekipte görevli uzmanlar tarafından, DNA çalışmalarında kullanılmak üzere, usulüne uygun şekilde kas, kemik ve diş örnekleri alınmıştı.
Kimliklendirme sonucu elde edilen bilgiler, İspanyol ve Ukraynalı kimliklendirme ekiplerinin elindeki ölüm öncesi verilerle karşılaştırılarak, 32 İspanyol asker ve 12 Ukraynalı kabin görevlisinin kesin kimlikleri tespit edilmiş, 30 İspanyol askerin kimlikleri tespit edilememiş, bu cesetlerin kimliğinin ancak DNA tiplemesi sonucu belirlenebileceği taraflara bildirilmiş ve ilerde doğabilecek herhangi bir itiraz durumunda, muhafazaya alınan örneklerden DNA incelemelerinin yapılabileceği taraflara belirtilmişti. Ancak İspanyol askeri yetkililer (Jose Antonıo Beltran Dona ve Vicente Carlos Navarro Ruiz) ülkelerinde ölen askerler için bir askeri tören yapılacağını ve cesetleri bir an önce götürmek zorunda olduklarını, kesin kimlik tespiti için gerekli diğer işlemleri ülkelerinde yaptıracaklarını imzalamış oldukları tutanak ile taahüt ederek, cesetleri kimliklendirmeden almak istediklerini belirtmişlerdi. Kabin görevlileri dahil şüphelenilen tüm olgulardan (23 cesetten) toksikolojik analiz için gerekli örnekler alınarak incelemeye son verilmişti. Cesetler, resmi tercümanlar vasıtası ile yapılan çevirilerin yetkililere okunup, tarafların taahütlerini de içeren tutanaklar imzalanarak, ülkelerine gönderilmek üzere yetkililere teslim edilmişti.
Ancak, olaydan yaklaşık bir yıl sonra İspanyol yetkililerin cesetlerin, kimliklendirme işlemlerini tamamlamadan rastgele asker yakınlarına dağıttıkları anlaşıldı. Olay, durumdan şüphelenen bir ailenin çabaları sonucu açığa çıkmıştı. Gerçek anlaşıldıktan sonra cenaze yakınları Kurumumuzla ilişkiye geçerek işin gerçeğini ve kendi doku arşivimizde yakınları olan askerlerin doku örneklerinin de bulunduğunu öğrendikten sonra talebimiz doğrultusunda karşılaştırmalı DNA tiplemesi için gerekli kişilerin ülkemize gönderilmesini sağlamışlardı. Cesedlere ait DNA tiplemeleri tarafımızca tamamlanarak, örnek vermek üzere ülkemize gelen asker yakınları ile karşılaştırma yapılmış ve askerlere ait tüm DNA verileri de dahil olmak üzere, çalışılmış ailelere ait DNA profilleri ve ortaya çıkan eşleşmelere ait sonuçlar, bir rapor halinde Trabzon C.Başsavcılığı yolu ile taraflara ulaştırılmıştı. Ölen askerlerin yakınları olayda sorumluluğu olan kişiler hakkında yıllar süren hukuk mücadelesi yürütmekteler. Mahkeme aşamasına gelindiğinde, İspanyol ekibin başında bulunan general Vicente Navarro, sorumluluğun kendilerinde olmadığını, cesetleri eksik ve yanlış kimliklendirme yaparak bizlerin, yani Türk Adli Tıpçılarının karıştırmış olduğunu iddia etmekteydi. Davaya bakan mahkeme 28 Mayıs 2003 tarihli ölü muayene, otopsi ve teşhis tutanağında yalnızca tanık olarak imzası bulunan kişileri mahkemeye davet etmiş, asker yakınlarının talebi doğrultusunda karar vermemişti. Asker yakınları otopsi ve kimliklendirme aşamalarında esas olarak Adli Tıp Kurumu merkezinde çalışan ve kitlesel felaket olaylarına müdahale etmek amacıyla görevlendirilmiş olan kişilerin yani, Doç.Dr.Bülent Şam, Uz.Dr. Ömer Müslümanoğlu, Diş Hekimi Hüseyin Afşin ve Biyolog Fatih Akyüz’ün tanık olarak çağrılmasını talep etmişti. Mahkemenin kabul etmemesi üzerine İspanyol askerlerin yakınları T.C.Adalet Bakanlığı’na yazılı başvuru ile durumu açıklamışlar ve mahkeme salonunda bulunmak üzere Doç.Dr.Bülent Şam ve Uz.Dr.Ömer Müslümanoğlu'na izin verilmesini istemişlerdi. Bu yazışma üzerine, mahkemeden resmi bir talep olmadığı için, resmi olarak izinli sayılmamak kaydıyla mahkeme salonunda hazır bulunmak üzere, İspanya’ya gidiş konusunda Bakanlığımız ve Kurum Başkanlığımızın verdiği olur sonucu yıllık izin kullanmak kaydıyla Doç.Dr. Bülent Şam ve Uz.Dr. Ömer Müslümanoğlu 14. Nisan 2009 tarihinde Madrid’e hareket etti. Kendilerini, hava alanında yalnızca cenaze yakınları ve tercümanlarının karşılamasını bekliyorken, beraberinde büyük bir medya mensubu kalabalığı karşıladı. Bu durum, İspanyol medyasının olaya verdiği önemin ve olayın ciddiyetinin en belirgin yansımalarından biriydi. Ertesi gün mahkeme binası önüne geldiklerinde de yine büyük bir medya kalabalığı tarafından karşılandılar. Burada da hava alanı çıkışında olduğu gibi çok sayıda televizyon kanalı ve gazeteye kısa demeçler verdiler. En sık sorulan soru, doğal olarak neden geldikleri konusunda idi. Özetle, haksız yere suçlandığımızı, öncelikle hakkımızda söylenen çarpıtılmış ve yalan bilgilerin yerine gerçekte olanları anlatmak ve cenaze yakınlarına karşı olan sorumluluklarımızı yerine getirmek için geldiklerini ifade ettiler. Beklenmedik bir biçimde mahkeme heyeti uzmanlarımızı tanık olarak dinlemeyi kabul etti. Birçok televizyon kanalında naklen yayınlanan duruşma sırasında önce Doç.Dr. Bülent Şam ve ardından Uz.Dr. Ömer Müslümanoğlu yaklaşık 4,5 saat çapraz sorguya tabi tutuldular. Duruşma sonrası yargılamanın gidişatı tamamen değişerek, İspanyol ekibin başındaki yüksek rütbeli subaylar hakkında hapis cezası ve tazminat talepleri kabul edildi. Aynı gün mahkeme çıkışı tekrar, çok sayıda gazete ve televizyon kanallarına gerek olay ve gerekse içerde verdikleri ifadeler hakkında demeçler verdiler. Hatta, İspanya’nın en büyük televizyon kanalı olan tve bir saati aşkın süren bir röportaj yaparak olaya ve sonuçlarına verdiği önemi sergilemişti. Tüm gazete ve televizyonlarda ilk sıralarda haber olarak geçen İspanya ziyaretinin, uzmanlarımız için en anlamlı sonucu sokakta yollarını keserek teşekkür eden insanlarla karşılaşmak ve kuşkusuz hepsinden önce ölen askerlerin yakınlarının minnettarlık ifadeleri olmuştur.
Konu ile ilgili İspanya Basınında yer almış haberleri indirmek için aşağıdaki linklere tıklayınız:
24 Mart 2009 25 Mart 2009 26 Mart 2009 27 Mart 2009 31 Mart 2009 1 Nisan 2009 13 Nisan 2009 15 Nisan 2009 16 Nisan 2009
*02.06.2009 UYGULAMALI TEMEL NARKOTİK KURSU
UYGULAMALI TEMEL NARKOTİK KURSU
2 ve 4 Haziran 2009 tarihlerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü Personeline Kurumumuzda düzenlenen kurs programı.
UYGULAMALI TEMEL NARKOTİK KURSU
2 ve 4 Haziran 2009 tarihlerinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü Personeline Kurumumuzda düzenlenen kurs programı.
UYGULAMALI TEMEL NARKOTİK KURSU BİLİMSEL PROGRAM |
|
2 Haziran 2009 Salı
Adli Tıp Kurumu Başkanı
Adli Tıp Kurumu 5. Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanı
Adli Tıp Kurumu 5. Adli Tıp İhtisas Kurulu Üyesi
Adli Tıp Kurumu 5. Adli Tıp İhtisas Kurulu Üyesi
Adli Tıp Kurumu 4. Adli Tıp İhtisas Kurulu Üyesi |
UYGULAMA 04 Haziran 2009 Perşembe
Uz. Kim.Yük.Müh. Faruk BİÇER
|
Düzenleyen : Adli Tıp Kurumu Başkanlığı |
*15.07.2008 KONFERANS
KONFERANS
15 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul Üniversitesi Dermatoloji ABD Öğretim Üyesi Prof.Dr.Ertuğrul Hasbi AYDEMİR tarafından ‘Güneş Hasarları’ konulu konferans verildi. Sunumu indirmek için tıklayınız
KONFERANS
15 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul Üniversitesi Dermatoloji ABD Öğretim Üyesi Prof.Dr.Ertuğrul Hasbi AYDEMİR tarafından ‘Güneş Hasarları’ konulu konferans verildi. Sunumu indirmek için tıklayınız
*04.06.2008 KONFERANS
KONFERANS
3 Haziran 2008 tarihinde İstanbul Ünivesrsitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. GÖKHAN AYGÜN tarafından "Ülkemizde Kene Kaynaklı Enfeksiyonlar ve Ölümler" konulu konferans verildi. Sunumu indirmek için tıklayınız
KONFERANS
3 Haziran 2008 tarihinde İstanbul Ünivesrsitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. GÖKHAN AYGÜN tarafından "Ülkemizde Kene Kaynaklı Enfeksiyonlar ve Ölümler" konulu konferans verildi. Sunumu indirmek için tıklayınız
*28.05.2008 TAIEX
TAIEX
Adli Tıp Kurumu ve TAIEX işbirliği ile hazırlanan Bilişim Suçlarında Soruşturma Teknikleri konulu çalıştay 26-27 Mayıs 2008 tarihinde Ankara'da düzenlendi.
TAIEX
Adli Tıp Kurumu ve TAIEX işbirliği ile hazırlanan Bilişim Suçlarında Soruşturma Teknikleri konulu çalıştay 26-27 Mayıs 2008 tarihinde Ankara'da düzenlendi.
*20.03.2008 ADLİ İSTATİSTİK KURSU
ADLİ İSTATİSTİK KURSU
4, 11 ve 18 Mart tarihleri arasında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet DİRİCAN tarafından "Adli İstatistik Kursu" verildi
ADLİ İSTATİSTİK KURSU
4, 11 ve 18 Mart tarihleri arasında İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet DİRİCAN tarafından "Adli İstatistik Kursu" verildi
*05.02.2008 KONFERANS
KONFERANS
05 Şubat 2008'de Adli Tıp Kurumu'nda İ.Ü. Adli Tıp Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Havva ALTUNÇUL, "Demir Çağından (Urartulardan) Günümüze Ulaşan İnsan Kalıntılarında Genetik İncelemeler" konulu konferansı sundu.
KONFERANS
05 Şubat 2008'de Adli Tıp Kurumu'nda İ.Ü. Adli Tıp Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Havva ALTUNÇUL, "Demir Çağından (Urartulardan) Günümüze Ulaşan İnsan Kalıntılarında Genetik İncelemeler" konulu konferansı sundu.